Deprem sadece binaları değil, psikolojimizi de yıktı

İzmir’deki 6.6 büyüklüğündeki deprem felaketi sadece binaları yıkmadı, ruhsal anlamda hepimizi yerle bir etti. Depremi yaşayanlar “Ya bir daha olursa”, İzmir’deki acıya TV aracılığıyla şahit olan bizler ise “Ya bizim de başımıza gelirse” korkusuyla, gecelerdir yattığımız yerde dört dönüyoruz. Büyük felaketlerin ardından travma sonrası stres bozukluğu ile depresyon görüldüğünü belirten uzmanlar, “Korkmanız normal” derken, hem bireysel hem toplum olarak yapılması gerekenleri anlattı.

Haberin Devamı

Deprem sadece binaları değil, psikolojimizi de yıktı

KORKMANIZ NORMAL AMA YALNIZ DEĞİLSİNİZ

TÜRK Psikologlar Derneği Genel Bşk. Yrd. Doç. Dr. İlkiz Altınoğlu Dikmeer, “Bir kere ‘Korkulacak bir şey yok’ demek doğru değil. Çok büyük bir deprem yaşandı ve depremler korkulacak bir doğa olayıdır” diyerek söze giriyor. Böylesi büyük felaketlerin ardından travma yaşanmasının normal olduğunu belirten Doç. Dr. Dikmeer, sadece İzmir’de depreme yakalananlar değil, hepimizin deprem sonrası benzer travmayı yaşayabileceğine dikkat çekerek, şöyle örneklendiriyor: “Depremi yaşayanların yakınları, ülkenin öbür ucunda olup da olan biteni medyadan takip etmeye çalışanlar, arama kurtarma ekiplerinde çalışanlar ya da oraya gönüllü ya da görevli gidenler de travma yaşayabilir. Deprem anındaki görüntü ve seslerin sürekli akla gelmesi, yanınızdan geçen birinin rüzgârını hissetseniz deprem oluyor sanmak, sallanmadan bile sallanıyor hissi yaşamak, bazı kişilerde durumu inkâr edip içe kapanma hali, bazılarında da sürekli deprem ile alakalı konuşma ve anlatma ihtiyacı görülebilir. Kimi endişe korku, kimi de ‘Ben enkazdan çıktım ama o kaldı’ gibi kendisiyle alakası olmayan suçluluk duygusu yaşayabilir.”

Haberin Devamı

BEDENSEL ŞİKÂYETLER GEÇİŞİ

Bu süreçte bedensel şikâyetler, uyku ve yeme düzeninin bozulması gibi şikâyetler olabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Dikmeer, “Aşırı yorgunluk, hiçbir şey yapmama isteği yaşanabilir. Bu kişiden kişiye değişir. Ancak şunu bilin ki tüm bu hisleriniz normaldir. Bedenin ve ruhun anormal bir duruma verdiği normal tepkilerdir. Tüm bu tepkiler zaman içinde, güvenlik sağlandıktan ya da artçı şoklar geçtikten sonra, yani hayat normale dönmeye başladıktan sonra yavaş yavaş geçer. Eğer süreç uzar, 3- 4 haftayı bulursa o zaman dikkat! Profesyonel bir destek almakta fayda var” diyor.

NORMALLEŞME SÜRECİNİ UZATMAYIN

“Bu dönemde sosyal destek çok önemlidir. Arkadaşlarınızla hislerinizi açık açık konuşmak işe yarayabilir. Buraya bir de di not düşelim. Benim de İzmir’de akrabalarım, arkadaşlarım var. ‘Çadırda oturuyoruz’ diyorlar. Ama bir bakıyorum ki maske yok, sosyal mesafe sıfırlanmış. Sosyal destek elbette önemli ama depremden kaçarken koronavirüse yakalanmayalım. Lütfen dikkat! Bunun dışında önerim: Olabildiğince kısa sürede normal hayatınıza dönmeye çalışın. Tam da bu nedenle bu tarz afet bölgelerinde çocuklara oyun çadırı kurarız. Amaç, çocukları boş vakitlerinde oyalamak değil, çocuğun oyun grubu sayesinde günlük hayata çabuk dönmesini sağlamaktır. Biz yetişkinler için de işe gitmek, çocuklarımızla, sevdiklerimizle ilgilenmek ya da her ne yapıyorsak onu yapmak gerekir.”

Haberin Devamı

EKRANA BİR SÜRE MOLA VERİN

Deprem sonrası kurtarma, deprem anındaki korku görüntüleri... Bunlar Türkiye’nin bir ucundaki insanları da en az o depremi yaşayanlar kadar etkileyebilir ki buna ‘ikincil travma’ denir. Tüm bu görüntüler ‘Bir gün benim de başıma gelecek’ hissine sebep olabilir. O nedenle hem kendiniz hem de çocuklarınız için ekrana biraz mola verin. Çocuklar kendi yaşıtlarını o olayın içinde gördükleri zaman bundan daha da etkileneceklerdir.”

Deprem sadece binaları değil, psikolojimizi de yıktı

DAYANIŞMA GÜÇ VERİR

TÜRKİYE Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi çalışma grubundan Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, böylesi büyük depremlerin sadece binaları değil sosyal yaşamları da yıktığını belirterek “Düşünsenize, depremden 10 dakika önce nereye gideceğinizi, hafta sonu kiminle buluşacağınızı, akşama ne yemek yiyeceğinizi planlıyordunuz. Yani yaşam tamamen doğal akışındaydı. Sonra bir anda sarsıcı, beklenmedik bir durumla karşılaştınız. Şu an yaşadığınız korku, öfke, belirsizlik, güvensizlik, hezeyan işte o beklenmedik ve sarsıcı duruma verilen tepkidir. Dahası, çok da normaldir. Bu bir zayıflık belirtisi değildir. Korkunuzdan korkmayın!” diyor.

Haberin Devamı

İlk şoku atlattıktan sonra yorgunluk, bitkinlik, uykuda azalma, rahatsız hissetme, iştahta azalma, zaman zaman kalp çarpıntısı, bedende titreme, kontrolü yitirecekmiş gibi olma hallerinin ortaya çıkabileceğine de değinen Prof. Dr. Yıldırım, “Bu saydıklarımı herkes yaşayacak diye bir durum yok. Zaten tüm bu belirtilerin de 1-2 hafta içinde, kişinin normalleşmesiyle geçmesi lazım. 3-4 haftayı bulan durumlarda ise mutlaka bir danışmanlık alınmalı” diyor.

BELİRSİZLİKLER ORTADAN KALDIRILMALI

Depremzedelerin şu an içinde bulunduğu geleceğe dair güvensizlik ve belirsizlik halinin ortadan kaldırılması için merkezi ve yerel kurumların aciliyetle devreye girmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Yıldırım’a “Peki bu nasıl olacak?” diye soruyorum. Yanıtı şu: “Barınma sorunun bir an önce çözülmesi, yiyecek ve giyecek gibi ihtiyaçlara çabuk ve basit yolla ulaşılabilmesi, gerekirse iş bulunması kişilere umut verir ve güvende hissettirir. Biz onlara bir şeyler sunmalıyız ki onlar kaygılarından kurtulsunlar. Ayrıca dayanışma güç verir. Evlerini, otellerini açanlar... Yardıma koşanlar... Böylesi zorlu bir süreçte yalnız olmadığınızı bilmek önemlidir. Son görev medyaya! Elbette yaşananların ‘haber’ değeri büyüktür. Bir enkazın başında görevlileri görmek, yardımlara tanıklık etmek şüphesiz önemli. Ancak enkazdan çıkarılan kişinin o an yaşadığı sıkıntıların canlı canlı yayınlanması, kişisel alanının ihlal edilmesi ölçünün kaçmasıdır ki bu ekran başındakileri de travmatize eder.”

 

Yazarın Tüm Yazıları