Paylaş
BU VE BENZERİ FOTOĞRAFLAR AVRUPA’NIN KÜÇÜK ‘JESTLERİ’
Türk-Alman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Enes Bayraklı ile Georgetown Üniversitesi’nden Doç. Dr. Farid Hafez’in editörlüğünde hazırlanan “Avrupa İslamofobi Raporu 2022” yayınlandı.
23 Avrupa ülkesini kapsayan o rapora göre Müslüman ve göçmen karşıtlığı kurumsallaşıyor.
Örneğin; Fransa’da 8 aylık dönemde bin 727 İslami kurumun kontrol altına alındığı, 118 kurumun da kapatıldığı, İngiltere’de Müslümanlara yönelik işlenen suçlarda bir önceki yıla göre yüzde 26’lık artış yaşandığı, Almanya’da Müslümanlara yönelik işlenen suçların yüzde 26’sının camilere yönelik saldırı olduğu rapora yansıyan birkaç başlık. Peki, durum buyken yine aynı ülkelerin başkentlerinden yansıyan ramazan hassasiyetini nasıl yorumlamak gerekir? Avrupa’da çok kültürlülüğü savunan hem siyasetçiler hem de entelektüel çevrelerin var olduğunu hatırlatarak, diyor ki: “Ama maalesef aşırı sağ ve popülist söylemler hâlâ çok baskın durumda. Ve genel bir çerçeveden bakınca çok kültürlülüğünün baskılandığını görmekteyiz. Şu an Avrupa’da en cazip paradigma yabancı-mülteci-İslam karşıtlığı ve bunları temsil eden zihniyet de iktidarda. İktidarda olmayanlar da bu baskıdan dolayı sağa kayan söylem ve eylemler içinde.”
AŞIRI SAĞ YÜKSELİŞTE
“Mesela Londra’nın ramazan ışıkları ile süslenmiş olması. Muhteşem. Ama bakınca Londra Belediye Başkanı Sadık Khan işçi partili. Buradan başka bir örnek var mı? Yok. Yapılanları önemsizleştirdiğim anlamına gelmesin bu söylediğim lütfen, ancak büyük resme bakınca aynısını görmüyoruz maalesef. Aksine Avrupa çapında, özellikle de siyasetçilerin İslam ve göçmen karşıtı yeni yasalar çıkardıklarını görmekteyiz. Dolayısıyla Avrupa’dan gelen fotoğrafları sadece bir ‘jest’ olarak görüyorum. Esas bir değişiklik içinse siyasetin dilinin değişmesi, İslam düşmanlığı sorununun tanımlanması ve tanınması gerekmekte.”
KEŞKE BİZİM BELEDİYELER DE YAPSA
“Sadık Khan’ın Londra’da yaptığını Türkiye’deki belediyeler de keşke örnek alsa ve bu tarz estetik çalışmalar yapsa. Bu fotoğraflardan benim önemli bir çıkarımım da bu oldu.”
UZLAŞMA YÖNÜNDE ATILMIŞ KÜÇÜK AMA HOŞ BİR ADIM
“Batı medeniyeti adına konuşan ülkeler ve liderleri bir yandan çok kültürlülükten ve demokrasiden bahsediyor ama diğer yandan da aşırı sağın ve popülist söylemlerinin arttığını görüyoruz” diyor Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney ve şöyle devam ediyor:
“Bugün ABD ya da Avrupa’ya dönüp baktığımızda söylem ve bazı ideolojilerin karıştığını görüyoruz. ABD’de mesela demokratlar da cumhuriyetçiler kadar sert bir söylemle devam ediyor ama bu ülkelerde Müslümanların varlığı da yadsınamaz bir gerçek. Dolayısı ile ben ramazan ayı ışıklandırmaları, iftar sofrası kurulması ve tebrikleri; Müslüman kuruluşlar ve sivil inisiyatiflerin ‘Artık biz de varız’ minvalinde kişisel cabası ile gerçekleşmiş olsa da hiç değilse bile uzlaşma yönünde atılmış güzel bir adım olarak görüyorum. Siyaseten dil henüz değişmedi ve popülist söylemler yerini normalleşmeye bırakmadı ancak atılan bu adımlar olumlu ve iyi birer örnek ki devamı da gelecek gibi. Umalım ki bunun üzerinden yakın bir zamanda normalleşmeye dönülsün. Algı çok önemli. Bir farklı örneğini de Suudi Arabistan’da yaşadık mesela. Noel ağacı kuruldu geçen sene. Mahalleler birbirini hoşgörü ile etkiliyor, umalım da devam etsin.”
SİYASETÇİLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Washıngton’da yaşayan gazeteci Anıl Sural da Beyaz Saray’da 1996’dan bu yana iftar yemeği verildiği, ABD genelinde birçok bölgede bayramın ilk günü okulların tatil edildiği ve bunun da yavaş yavaş ülke genelindeki diğer okullara yayıldığı hatırlatmasını yaparak, “ABD’de 11 Eylül 2001’e kadar Müslümanlara karşı bir önyargı yoktu. Fakat 2001’den sonra ayrımcılığa ve önyargılı davranışlara uğradıklarını söyleyenlerin oranı oldukça yüksek. Ancak hem 11 Eylül’ün üzerinden 22 yıl geçmesi hem de ABD’nin Müslüman ülkelerden çok fazla göç alması İslam’a bakışa bir ‘farkındalık’ getirdi ki bunun gelişmesi için siyasetçilere de büyük görev düşüyor.”
Paylaş