Paylaş
ERMENİSTAN tarafından 8 Mayıs 1992’de işgal edilen Şuşa 1752’de Karabağ hanı Penahali Han tarafından kuruldu. Şehir, çok sayıda tarihi anıta sahip olmasının yanı sıra seçkin bilim ve kültür insanlarının burada doğması dolayısıyla Azerbaycanlılar için haklı bir öneme sahip. Şuşa hem bölgeye hâkim coğrafi konumu, hem de Dağlık Karabağ’ın en büyük şehri Hankendi’ne giden yol üzerinde bulunmasından dolayı stratejik öneme de sahip.
ERMENİSTAN BU SAVAŞI KAYBETTİ
İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi ve emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu, Şuşa için “Dağlık Karabağ’ın kalbi” diyor ve kültürel, tarihi ve stratejik konumu dolayısıyla önemli olduğu kadar, işgalden kurtarılmasının Azerbaycan ordusu açısından psikolojik önem arz ettiğini söylüyor.
TERÖR ÖRGÜTLERİ YARDIMA KOŞABİLİR
Dr. Babüroğlu, “Azerbaycan ordusu, 27 Eylül’de başladığı operasyonda, 4 kent merkezi, 3 kasaba ve 220 civarında köy ile bazı önemli tepeleri Ermenistan’ın işgalinden kurtardı. Şuşa’nın da alınmasıyla hemen kuzeydeki Hankendi’nin ele geçirilmesi kolaylaşmış oldu. Ermenistan-Karabağ ana lojistik hattı olan Laçin koridoru da açıldı. Dahası, Hankendi geri alındığında Karabağ tümüyle kuşatılmış olacak ki bu Ermenistan ordusunun geriye çekilmesi ve savaşı kaybettiği anlamına gelir” diyor.
Azerbaycan ordusunun, harekât alanında, kendi topraklarını kurtarmak için verdiği mücadelede üstünlüğünü ispatlamış olduğunu belirten Dr. Babüroğlu, askeri strateji açısından Şuşa’yı kontrol eden gücün, gerek kuzey-güney, gerekse doğu-batı ekseninde Karabağ’ı kontrol edeceği, psikolojik, siyasi ve askerî açıdan Ermenistan’ın Karabağ’da yenilgiyi kabul etmek zorunda olduğunu belirterek, şöyle devam ediyor: “Bu saatten sonra Ermenistan’ın yapacak fazla da bir şeyi kalmadı. En fazla, kendisine yardıma koşan PKK gibi terör örgütleri ya da buna benzer yapılar ile kendisini savunmaya çalışacak, Laçin koridorunu baskılayacaktır. Sonuç alabilecek mi derseniz? Hayır, alamayacak.”
“Burada önemli 3 aktör var: ABD, Rusya, Fransa; Minsk grubunun eşbaşkanları. Bu ülkelerin şimdiden sonra bölgedeki ağırlıklarını arttıracaklarını düşünüyorum ki bu Azerbaycan’ın zorla da olsa, ateşkes masasına oturtulmaya çalışılması yönünde olabilir. Çünkü 3 ülke de Ermenistan’ın bölgede kesin bir yenilgiye uğramasını istemiyor. Fakat Azerbaycan bu konuda da diplomasiyi iyi yürütüyor. Hem Rusya, hem ABD hem İsrail hem de Avrupa ülkeleriyle arasında bir problem yok. ABD’nin seçim sürecinde olması da Azerbaycan için bir fırsattır. Biden kazandı ama daha yönetimde değil. Bu boşluk Azerbaycan’ın lehinedir ki Laçin’deki topraklarını kurtarma fırsatı sağlar. Şunun altını da çizelim: 1995’ten beri TSK’nın eğittiği bir Azerbaycan ordusu var. Sonuç olarak Azerbaycan ordusu bölgede üstünlük sağladığını ve harekâtı kendi imkanlarıyla yapabileceğini tüm dünyaya ispatlamıştır.”
AZERBAYCAN ORDUSU İLERLEYİŞİNİ SÜRDÜRMELİ
FENERBAHÇE Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ece Baban, 1991’de Ermenistan’ın Hankendi’yi işgal ettiğini hatırlatarak “26 Şubat 1992’de Hocalı katliamı oldu. 83 çocuk, 106 kadın ve 70’ten fazla yaşlı olmak üzere 613 kişi katledildi. Hemen arkasından, 8 Mayıs’da Şuşa işgal edildi. Azerbaycanlılar doğup büyüdükleri topraklardan sürgün edildi, bu yolda çok büyük kayıplar verildi. O nedenle Şuşa’nın işgalden kurtarılması hem büyük sevinç yaratmış, hem de 7 rayonda stratejik bir başarı sağlanmıştır” diyor.
ATEŞKES İSTEYEBİLİRLER
Şuşa’nın kurtarılması ile Ermeni sivil halkın kentten ayrılmaya başladığını belirten Doç. Dr. Baban, çatışmaların, ağırlıklı olarak cephenin Ağdere, Ağdam, Hocavend ve Gubadlı yönlerinde devam ettiği belirterek şöyle devam ediyor: “Azerbaycan’ın verdiği toprak mücadelesini durduracak bir durum olmadığı gibi, hem hilali tamamlayabilmek hem de işgal edilen diğer bölgeleri kurtarmak açısından, Laçin koridoru da dahil, Hankendi’ye doğru ilerlenmesi öngörülmekte. Azerbaycan ordusu durmayacak ki bu en doğrusu olur. Minsk grubu eşbaşkanları ABD, Fransa ve Rusya ise Ermenistan’ın kesin bir yenilgiye uğramaması, işgal ettiği bölgelerin hepsini kaybetmemesi için ‘ateşkes’ yapmaya çalışacaktır. Ancak imzanın mürekkebi kurumadan Ermenistan’ın tekrar saldırıda bulunması, sivil halkı hedef alması olasıdır. Dolayısıyla masaya taşınabilecek her türlü görüşmeye karşı dikkatli olunmalıdır.”
TÜRKİYE DİKKATLİ OLMALI
“Türkiye her koşulda Azerbaycan’ın yanındadır ki bu doğru olandır. Ancak bazı dış güçler bu durumu Türkiye’yi baskılamak için kullanabilirler. Bu noktada diplomasiyi de iyi yürütmek gerekiyor.” Araya giriyorum. “Nasıl bir baskı?” diye soruyorum. Doç. Dr. Baban, “Türkiye ile Rusya bir noktada karşı karşıya getirilmek istenebilir. Ya da Fransa ile var olan sorunları derinleştirmek isteyenler olabilir. ABD’de henüz bir seçim oldu. Ermeni lobisi hemen harekete geçecektir. Birtakım tuzakları görmek lazım. O nedenle harekâtın devam etmesi gerektiğini ve devam edeceğini düşünüyorum. Sorun her ne kadar masada çözülsün dense de unutulmamalı ki askeri anlamda eliniz ne kadar güçlüyse masada da o kadar güçlü olursunuz” diyor.
Paylaş