Paylaş
Komedyen Cem Yılmaz’ın son dönemde yapay zekâ ile yaptığı resimleri hayretle takip ediyorum mesela. Peki, yukarıdaki görsel gibi dijital yaşamın her alanında etkin şekilde kullanılan yapay zekâ teknolojisinin sadece sanata değil üreme tıbbına yön verdiğini duymuş muydunuz? Dünyada son 1-2 yıldır Türkiye’de ise yaklaşık 6 aydır uygulanan “Akıllı Sperm” teknolojisi ile kaliteli embriyo oluşturma şansı en yüksek spermi doktor değil yapay zekâ seçiyor. Bu sayede özellikle de birkaç kez başarısız tüp bebek denemesi olan çiftlerde ilk seferde gebelik ve kaliteli embriyo oluşumunu sağlamak artık daha mümkün. Tüm detayları 5 soruda Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek uzmanı Doç. Dr. Güvenç Karlıkaya ile konuştuk!
YAPAY ZEKÂ SAYESİNDE İLK SEFERDE GEBELİK ŞANSI DAHA YÜKSEK
1- Yapay zekâ teknolojilerinin embriyo seçimlerinde kullanıldığını okumuştum ama sperm seçiminde kullanıldığını ilk kez duydum. Bu nasıl mümkün ve dahası amacınız, amacı ne?
Sondan başlayayım. Bugün tüp bebek tedavilerinde tüm meslektaşlarımın amacı benzer: “Gebelik şansını arttırmak ve bunu hastayı fazla yormadan, ilk denemede başarmak, tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarını minimuma indirmek.” Bu noktada dünyada son 1-2 yıldır uygulanan yapay zekâ teknolojileri elimizi çok güçlendirmiş durumda. Klasik yöntemde ne yapıyorduk? Hastadan aldığımız sperm örneklerini birtakım işlemlerden geçiriyor ve mikroskop altında hangisinin en iyi embriyoyu oluşturmak için en hızlı, en kaliteli, en kuvvetli olduğu gibi parametrelere bakıyorduk. Bu klasik yöntem elbette kötü değildi, bugüne kadar müthiş başarılar aldık. Ancak bu yöntemin handikabı şuydu; en iyi, en hızlı, en kuvvetli vs. olanı gözle seçiyorduk. Yani seçtiğimiz spermin özelliklerine ancak gördüğümüz/ görebildiğimiz kadarı ile hakimdik. Detay yoktu! Halbuki bir spermin embriyo gelişimine en önemli etkisi pek tabii ki DNA’sıdır. Bebeğin oluşumunda DNA’nın yüzde 50’si yumurta yüzde 50’si spermdendir. Siz, en iyi spermi seçtiğinizi düşünseniz bile o spermin DNA’sı iyi olmayabilir ve bunun mikroskop altında olsa dahi gözle görülmesi mümkün değildir.
2- O zaman bu “Akıllı sperm” yöntemi bize tüm bu gözle görünmeyen detayları veriyor...
Evet, tam olarak öyle. Yapay zekâ ile mikroskoba yerleştirilen yüzlerce kamera sayesinde, binlerce farklı açıdan görüntü alınabiliyor ve sperm hücrelerinin mikron metrekarelik hareketleri takip ediliyor. İnsan gözünün fark edemeyeceği dinamikler önce analiz ediliyor sonra da milimetrik hesaplarla bilgisayara aktarılıyor. Burada da bitmiyor! İkinci ve en önemli etapta elde edilen yeni bilgilerin daha önce yüklenenlerle karşılaştırılması, kıyaslanması ve seçilecek spermin sonraki dönemde gelişiminin tahmini süreci var. Bu da bize en iyinin en iyisini veriyor ve de kaliteli embriyo gelişiminde çok büyük avantaj sağlıyor.
HEP ANNE DEĞİL BİRAZ DA BABAYA BAKALIM
3- Peki yapay zekâ ile en iyi spermin seçilerek, en iyi embriyonun oluşması doğacak çocuğun daha zeki, daha sağlıklı olacağı anlamına mı geliyor?
Hayır. En iyi spermin seçilmesi doğacak çocuğun daha zeki, sağlıklı, güçlü olacağı anlamına katiyen gelmiyor. Burada kriterimiz iyi embriyo gelişimini sağlamak ve transferini yaptığımızda da gebelik potansiyelinin yüksek olması. Bugüne kadar gebelik olmaması halinde hep yumurtanın verimliliği ya da verimsizliği üzerine konuştuk. Sperm özelinde ise bilgiye sahip değildik. Ama son yıllarda spermin özellikle de gebe kalamayan/ tekrarlayan düşük veya gebelik başarısızlıkları olan hastalar özelinde ne kadar önemli olduğunu öğrendik. Yani iyi- kötü, güzel- çirkin her şey, hep ve sadece anneden değil! Ve dahası bu teknoloji sayesinde kanıtlandı ki seçtiğimiz sperm embriyo gelişiminde daha sorunsuz işliyor ve gebelik şansı artıyor. Bu da ailelere hayallerindeki bebeğe daha çabuk kavuşma refahı sağlıyor. Laboratuvar yükü de azalıyor. Zira, seçilecek spermin belirlenmesi bazen saatlerce laboratuvar ortamında çalıştırma gerektiriyor. Bu sürenin uzunluğu sperm kalitesini de düşürebiliyor. Oysa yapay zekâ bir insanın saatler içerisinde yapabildiğini saniyeler içinde başararak tüm riskleri minimuma indiriyor. Şunu da belirteyim bu yeni teknolojilerin hastalara ekstra bir maliyeti yok! En azından bizde böyle. Çünkü doğru sperm- doğru yumurta- doğru embriyo seçimi ve bunların laboratuvarda doğru geliştirilmesi çok önemlidir. Laboratuvarlar arasındaki farkı da bu belirler.
NEREYE GİDİYOR BU DÜNYA...
4- “Elimizde sihirli bir değnek olsa neler yapardık” denilen her noktada bugün yapay zekâ var. Bu biraz korkutucu değil mi? “Tanrıcılık” mı oynanıyor? Etik tartışmalar ne noktada?
Elbette korkutmuyor ya da “Nereye gidiyor bu dünya” dedirtmiyor değil. Bugün var olanın en iyisini seçmeye çalışıyoruz ama belki yarın işler daha da değişecek. Mesleki açıdan da... Belki doktorluğa bile gerek kalmayacak. Ki bugün bile çoğu şey hızla otomotize oluyor. Dolayısıyla etik tartışmalar elbette bizde de var ama yönetmelikler ve kurallar bizde daha iyi. İnce eleyip sık dokuyoruz. Tabii bir de yolun çok daha başı burası. Olmayanı var etmek, kötü olanı iyiye çevirmek değil var olanın en iyisini seçmek ve bebek bekleyen ailelerin şansını bu sayede yükseltmek amacımız.
AVRUPA’YA GÖRE TÜP BEBEK ORANI DÜŞÜK
5- Özellikle şehirli kadının kariyer odaklı ve geç yaşta bebek sahibi olmak istemesi özelinden bakarsak... Tüp bebek yapma oranları nedir?
Bugün Türkiye’de birçok merkezde çok başarılı tüp bebek çalışmaları var ve sayıca bakınca bu çok gibi gelebilir ancak oransal olarak baktığımızda Avrupa, özellikle de Batı Avrupa ülkelerinin 2-3 katı altında olduğumuzu söylemek mümkün. Elbette doğurganlığın azalmasının birçok nedeni var ancak en temel unsur kadının çocuk doğurma yaşının ilerlemesi. Ve bu bizde Avrupa’ya kıyasla o kadar ilerlemiş değil.
Paylaş