Paylaş
Ama, Atatürk’ün, “Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz” dediği doktorları...
Çünkü onlarda para hırsı hastasının önüne asla geçmiyor...
Durum böyle olunca, insana saygı duyuyorlar, yetişmelerinde emeği geçenleri unutmuyorlar..
Bursa’da KBB Mütehassısı olarak görev yapan Dr. Hüsamettin Olgun da bunlardan biri...
Onun bugün yazacağım öyküsünün 14 Mart Tıp Bayramı öncesi geleceğin doktorlarına örnek olması gerekir...
Hüsamettin Olgun, ilkokul eğitimine 1963 yılında doğduğu Amasya’da başladı...
Öğretmeni Ayşe Gazezoğlu ise Amasya Valisi Kemal Gazezoğlu’nun eşiydi...
Ayşe Hanım, öğrencisi Hüsamettin Olgun’u çok seviyordu...
O kadar seviyordu ki, ona olan sevgisi adeta anne-evlat bağına dönüşmüştü...
Geçen iki yıl sonunda Vali Bey’in tayini Hatay’a çıktı...
Ayşe Gazezoğlu, öğrencisi Hüsamettin Olgun’u da beraberlerinde Hatay’a götürmek için eşini ikna etti..
Aldıkları bu kararı ise aynı gün vali konağına çağırdığı öğrencisinin babası ile ‘Bu çocuk çok özel ve geleceği parlak bir öğrenci. Benim yatılı kolejde olan 2 oğlum var, biz vali beyle görüştük ve üçüncü çocuğumuz gibi eğitimini tamamlamak üzere oğlunuzu birlikte götürmek istiyoruz’ diyerek paylaştı...
Dursun Kaya Olgun, oğlu ile ilgili böyle bir karara ‘olur’u ancak eşi ile konuştuktan sonra verebileceğini söyleyerek müsaade istedi.
Kapattığı dükkanına uğramadan doğru evine gitti...
Uzun süren konuşmanın ardından, “Ben oğlumu evlatlık veremem, o daha çok küçük, benden ayrılamaz; yoksul olabiliriz, ama Allah rızkımızı verir’ diyen Şefika Hanım’ın dediği oldu...
Duygu dolu bir vedalaşmanın ardından ayrılık başladı...
SÜREKLİ MEKTUP YAZDI
Her ne kadar ayrılsalar da Hüsamettin Olgun 1973 yılına kadar öğretmenine sürekli mektuplar yazdı...
“Bana aşıladığınız aydınlık yolda başarıyla eğitimimi sürdürüyorum’ cümlesini ise her mektubunda yinelerdi...
O yıldan sonra aralarındaki bağ kesilse de onları hiç unutmayan Hüsamettin Olgun, yıllar sonra bilinmeyen numaralar servisinden, öğretmeninin Ankara’daki ev telefonuna ulaştı...
Ve hemen bu numarayı çevirdi..
Karşısına çıkan ve öğretmeni sandığı kadından, Ayşe Gazezoğlu’nun vefat ettiğini öğrenince sadece kahrolmadı elindeki telefon da yere düştü...
Geçen zaman içersinde Hüsamettin Olgun, tıp öğrenimi tamamlar, Kulak Burun Boğaz ihtisasını yapar, Diyarbakır’da mecburi hizmetten sonra askerlik için Bursa’ya gelir.
Terhis olur ve bu kentte kalır...
Geçen yıl kendisine Almanya’dan gönderilen bir e-mail ulaşır.
O e-mail, Stuttgard’ta yaşayan Kemal Gazezoğlu’ndandır.
Kemal Gazezoğlu da Ayşe Öğretmenin oğludur...
“Hüsamettin bey, bir aileden geri kalan son birey ve o aileden geri kalan, ufak bir sandığa sığan belgeleri yaklaşık 30 yıl sonra açıp okuma cesaretini ve zamanını ancak şimdi bulabilen, 70’ine merdiven dayamış bir kişi olarak yazıyorum” diye başlayan mesajı, şöyle devam eder:
“Hatıralar kocamış dimağların koltuk değneğidir; ben de bu değnekle geçmişe yöneliyorum. Annem öğretmen Ayşe Gazezoğlu´nun her zaman olduğu gibi özenle arşivlediği mektuplar arasında beni çok etkileyen bir dizi mektup buldum ve gönderenin adından giderek internet ortamında bir araştırma yaptım. Umarım anneme bu duygusal mektupları yazan öğrencisi sizsinizdir. Mektuplardan birisini ilintide gönderiyorum. Siz değilseniz, rahatsız ettiğim için özür dilerim. Fakat bu öğrencisi sizseniz, kısa bir yanıt vermeniz beni mutlu edecektir.”
Duygulanan Hüsamettin Olgun’un yanıtı ise, “Kemal Bey, Ayşe Gazezoğlu öğretmenim benim manevi annemdir. Sevgiyi, okuma ve öğrenmenin önemini, Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine bağlılığı ilk öğrendiğim hayatımın her anında saygı ve sevgilerin en büyüğü ile andığım bir bilge ve özge şahsiyettir. Ayşe Öğretmenim, Mustafa Kemal Atatürk´ün ”Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır› dediği öğretmenlerin en önemli örneklerinden biridir. Sizinle birbirini henüz tanımayan, biyolojik olmasa da manevi iki kardeşiz. Heyecan, sevgi ve özlem duyguları ile alt üst olan yüreğim ve yaşlı gözlerimle O›nu sevgi ve saygıyla yad ediyorum” şeklinde olur.
Yazışmalar sürer, bir defasında “Şu an fazla bir şey yazamıyorum, çünkü çok hisliyim. Babam çok erken vefat etti, 4 yıl sonra kardeşimi bir trafik kazasında yitirdim, arkasından birkaç yıl geçmeden canım annemi kaybettim ve tek başıma kaldım. Ülkeme herhangi bir zaman gelirsem, seninle Bursa kebapçısında oturup kebap yemek ve varsa milli içkimizle dolu kadehi kaldırıp, ‘Gidenlerin şerefine’ demek isterim. Umarım, ömrüm yeterse, o günü seninle paylaşmak isterim, manevi kardeşim” diye yazar Kemal Gazezoğlu...
Hüsamettin Olgun, Almanya’ya gidip bir an önce buluşmak ister.
Onun bu teklifini ise Kemal bey, bir ses kısıklığı problemi olduğunu, alınan biyopside kanser hücresi görüldüğünü belirtip, “Ameliyat olup iyileşmem mümkün. Seninle sağlıklı bir şekilde buluşmak isterim” diyerek erteler...
Kemal Gazezoğlu’nun geçirdiği 4 ameliyat sonrası Hüsamettin Olgun, kendisini görmek için Almanya’ya gider...
Ve o inanılmaz buluşma orada gerçekleşir...
Dünyada kendini yapayalnız hisseden ve bütün aile bireylerini kaybeden Kemal Gazezoğlu, babası, annesi, kardeşinden biri hayata dönmüş, ya da yeni bir akrabasıyla buluşmuş gibiydi.
Hüsamettin Olgun ise dünyanın en mutlu insanı...
Tam 3 gün 3 gece konuştular...
Eşsiz hatıraların sarhoşluğu içinde tekrar buluşmak üzere ağlayarak ayrıldılar...
Hüsamettin Olgun’un bu sevgi ve kararlılığını öğrenince çok duygulandım..
Kendisi, manevi kardeşi ile tekrar bir araya gelir mi gelmez mi bilemiyorum...
Yalnız bildiğim tek bir gerçek var...
O da...
Ayşe Gazezoğlu gibi öğretmenlere ve Hüsamettin Olgun gibi doktorlara her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız olduğu...
Paylaş