Paylaş
Sorduğunuzda (muharref-uydurulmuş) bir kitapta yer alan sözde bir tanrının vahşeti körükleyen saçma sapan emirlerini yerine getiriyorlar.
Malum, Allah’ın yeryüzüne indirdiği hem Ahd-i Atik (Tevrat) ve hem de Ahd-i Cedid’in (İncil) asılları kayboldu. Onların yerini insanların uydurduğu yalan yanlış ve hatta çok az bir kısmı doğru kitaplar aldı.
Kuran’ı Kerim’in dışındaki kutsal sayılan bütün kitapların hiçbirisinin asılları (gerçek metinleri) yoktur. İnsanlar tarafından sonradan uydurulmuşlardır. Mesela İznik’te toplanan Hıristiyan Konsili, insanların ellerindeki binlerce ‘İncil’den yalnızca dört tanesini asıl İncil olarak kabul etmiştir.
Bu dört İncil de isimlerinden anlaşılacağı üzere yazarlarının ismini taşımaktadır: Mette, Luka, Yuhanna ve Markos. Bunların hiçbirinin metni birbirlerini tutmadığı gibi, çok kere birbirleriyle de çelişir. Zira bu şahıslardan Yuhanna’nın dışındakiler İsa aleyhisselamı görmemişlerdir bile.
Bu her iki kutsal kitap da Yahudi milletine (İsrailoğullarına) gelmiştir. Lakin onlar kendilerine gönderilen kitapların kıymetini bilmediği gibi, onları getiren peygamberlerden birçoğunu katlettiler ve kendilerinin ‘ilah’ diye tanımladıkları İsa aleyhisselamı da öldürmeye yeltendiler.
Böylesine azgın bir milletten Cenabıhak merhametini büsbütün kaldırdı; onlar da yeryüzünde asırlar boyu zelil bir şekilde vatansız olarak yaşadılar. Ancak 20. yüzyılda kurabildikleri devletlerinin hali ise ortada. Kurulduğu günden beri kan döküp fesat çıkarmakta ve asla masum insan kanına doymamaktadırlar.
Bu iblisce fikirlere inanan Netanyahu, aklı sıra İran’ı veya Türkiye’yi ya da her ikisini birden ateşe atıp ABD’yi savaşa dahil etmek istiyor. İsrail ile aynı zihniyete sahip ABD de bu yüzden bölgemizin her tarafında konuşlanarak başta Türkiye ve İran olmak üzere tüm bölgeyi kuşattı ve askeri tabirle abluka altına aldı.
ABD’nin asıl amacı ise bölgedeki kaya gazı, diğer yeraltı zenginlikleri ve bölgenin enerji hatları için oluşturduğu güzergâhtır.
Koskoca ABD, İsrail’in alametine binerek tüm dünyayı kıyamete doğru sürüklüyor. Bu durum bugün değilse bile yarın mutlaka olacak ve kıyamet bu bölgeden, bu bölgede yaşayan ‘Beni İsrail’in (İsrailoğullarının) yüzünden, onların yakacağı fitne ateşinden çıkacaktır.
Yani dememiz o ki insan müsveddesi olan Netanyahu işlemekte olduğu vahşetle kıyametin provasını yapmaktadır.
Emperyalistlerin, geçen asrın başlarında Osmanlı’dan kopardıkları ve suni olarak kurdukları devletler için çizdikleri sınırların çatırdadığını ve sonlarının geldiğini hep birlikte görmekteyiz.
Türkiye, İran ve Mısır’ın dışındaki tüm bölge ülkeleri, İsrail için yalnızca birer lokma mesabesindedir (hükmünde). Zaten ABD’nin girişimleriyle bölgemizdeki ülkelerin birçoğunda lidersizlik yaşanmaktadır,
Diğer bir ifade ile bölge, İsrail için dikensiz gül bahçesi haline getirildi ve İsrail’e ‘Haydi saldır!’ denildi. İsrail de yedeğine ABD’yi alarak sırtlanlar gibi saldırıyor, görüldüğü üzere İsrail’in gücü yalnızca savunmasız bebeklere, çocuklara, kadınlara ve sivillere yetiyor.
Bundan dolayı da ısrarla cepheyi genişletmek ve böylece ABD’yi işin içine sokmak istiyor; yani kıyamet savaşına zorluyor.
ABD ile ortaklaşa yürüttükleri Suriye Kürdistan’ı ise doğrudan Türkiye’yi tehdit ediyor. Akılları sıra Türkiye’nin de sınırlarını değiştirecek ve bir vatan parçasını ülkemizden koparacaklar.
İşte ülkemizde birilerinin ısrarla anlamak istemediği, vatanın düşürülmek istendiği bu tehlikedir.
Aklımızı başımıza devşirelim ve ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ diyerek el ele, gönül gönüle verelim ve bu hadsiz düşmanlara hadlerini bildirelim.
Paylaş