Paylaş
Biz de çok iyi biliyoruz ki, ne Sayın Erdoğan ve başında bulunduğu AK Parti ak sütten çıkmış ak kaşık değildir. Uzun iktidar yılları boyunca onların da hataları var lakin bir kişi ya da kurum değerlendirilirken o günün şartlarına ve hata ile sevaplarına (yanlış ve doğru) birlikte bakılır.
Yarıdan fazlasına ve bu fazlalığının oranına göre iyi ya da kötü diye değer biçilir. Bu durum insaflı olmanın gereğidir.
Erdoğan’ın bu açık rejimde yaptıkları, yapmak isteyip de yapamadıkları (yaptırmadıkları), yapmadıkları ortada. Başka ülkelerin halkları ve hatta hükümet ya da devlet başkanları, Sayın Erdoğan’a gıpta ile bakıyor, takdir ediyorlar ve onun gibi olmaya özeniyorlar.
Türkiye, özellikle son 40 yıldır terörle terbiye edilip kıskaca alınmak isteniyor. Bu 40 yılın yarısından Erdoğan ve AK Parti sorumlu. Erdoğan önce barışı (Çözüm süreci) denedi, olmayınca da gerekeni yaptı.
Kürt halkına hayal dahi edemeyecekleri demokratik haklar sağladı. Bunun yanında terörle de onların anlayacağı dilden mücadele edildi, ediliyor.
Erdoğan’ın millet ve devlet adına yaptığı en önemli iş, vesayeti yenmekti. Zira bunu, 74 yıllık demokrasi dönemimizde hiçbir siyasi lider başaramamıştı. Gelip geçen tüm siyasi liderler de vesayeti gördü, lakin bunlardan hiçbirisi onunla mücadeleyi göze almadı, alamadı.
Oysa bu mücadele verilmeden ve hatta üstesinden gelinmeden bağımsız olunamazdı.
Vesayetin başı dışarıdaydı ve üstelik bize dost ve müttefik gözüküyorlardı. Oysa asıl düşman ta kendileriydi ve bunun için de ellerinden geleni ardlarına koymuyorlardı.
Lafla peynir gemisi yürütülemezdi; düşman(lar) kavi ve Türkiye’yi içeriden (FETÖ) ve dışarıdan (PKK) kuşatıp paramparça etmek istiyorlardı.
Bunun için de Türkiye’nin birliğe ve dirliğe (güçlü olmaya) ihtiyacı vardı. Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu CHP ile bu birliktelik sağlanamadı.
Tehlikeyi (parçalanma) gören Devlet Bahçeli ise “Söz konusu olan vatansa gerisi teferruattır” diyerek başında bulunduğu MHP ile Erdoğan’ın yanında yer aldı.
Parlamenter sistemle, vesayetin, devletin kılcallarına değin nüfuzunu gören Bahçeli, Başkanlık sitemine önayak olarak Türkiye’yi o sarmaldan çıkardı.
Ne garip tecellidir ki, nefisler aklın önüne geçtiğinde; AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu ve onun gibiler (Babacan, Karamollaoğlu) bu tehlikeleri görmelerine rağmen önce vatan yerine önce nefsim ve illa da Erdoğan düşmanlığı dediler.
Halbuki Erdoğan bugün varsa yarın yoktur.
Burada söz konusu olan vatandır!
Vatansa ebed müddettir!
Bu sayılan zevatın tümü ise fanidir.
Lütfen, ağaca bakıp ormanı kaybetmeyelim!
Paylaş