Paylaş
Görüştüğümüz insanların hatırı sayılır çoğunluğu; “Ben Tayyipçiyim ama AK Partili değilim!” diyor.
Bu kişileri derinlemesine inceledim ve gördüm ki, bunların birçoğu AK Parti’nin kuruluşunda yer almış. Ya mahalle temsilcisi olmuş ya ilçe teşkilatında ya da il teşkilatında görev almış kişiler.
Yani AK Parti davasını ve yakından bilen ve sahiplenen kişiler.
Zaten Sayın Erdoğan ile AK Parti’nin aldığı oylar kıyaslandığında arada yüzde 16’lık bir fark olduğu görülür. Nitekim Sayın Erdoğan’ın oyu yüzde 52, partinin oyu ise yüzde 36 dolayındadır.
Bu yüzde 16’lık kesim, başkan için oyunu Sayın Erdoğan’dan yana kullanırken, milletvekilliği veya belediye başkanlığı konusundaki tercihini AK Parti’nin dışındaki partiler için kullanmış.
Bunun da sebebi araştırılınca görülecek olan şudur: Bu seçmenler (bunların hepsi Sayın Erdoğancı), ilindeki milletvekilinden ya da kendi ilindeki genel başkan yardımcısından ya da il veya ilçesindeki belediye başkanından, bunların performansından ya da millete yaklaşımlarından şikâyetçiler.
Demek oluyor ki; kimi görevli kişiler halktan kopunca bütünü teşkil eden zincir halkalarında kopukluğa sebep oluyorlar.
Bunun sonucunda da bu kişiler, Tayyipçi olmalarına rağmen Sayın Erdoğan’ın şahsına oy verirken, Sayın Erdoğan’ın başında bulunduğu partinin milletvekillerine ya da belediye başkanlarına oy vermiyorlar.
Önceki yıllarda böylesi bir durumdan söz edilemezdi; ‘evvel yok idi, işbu rivayet yeni çıktı’ misali bu hal son yıllarda görülmeye başlandı.
Bu absürt halin derhal giderilmesi ve partideki A’dan Z’ye kadar olan bütünselliğin ve kuruluştaki ruh halinin bir an evvel temin edilmesi gerekir.
Siyasette üstat olan Sayın Erdoğan, bütün bunları bildiğini ve nelerin yapılması gerektiğini açıkladı:
“Biz nev zuhur bir hareket değiliz. Biz partilerden bir parti değiliz. Biz bu günlere bir anda gelmedik. Bu hareketin, bu partinin temelinde; ismi bilinen ya da bilinmeyen yüzlerce, binlerce fedakârın, cefakârın, kahramanın emeği var, alın teri var. Biz dikensiz bir gül bahçesinde de yürümedik, yürümüyoruz. Bu geldiğimiz noktaya düşe kalka geldik. Biz bu noktaya yenilgi yenilgi büyüyerek geldik. Baskılar gördük, zulümlere maruz kaldık, işkencelerden geçtik, hapislerde yattık, darbeler yedik, partilerimiz kapatıldı, yasaklandık, kovulduk, ötelendik, haksızlığa, hukuksuzluğa, zorbalığa uğradık; ancak hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik, sabrımızı kaybetmedik, asla ve asla yılgınlığa kapılmadık. ‘İman varsa, imkân var’ dedik. ‘Allah büyüktür’ dedik. En hüzünlü anlarımızda, ‘Allah’ın yardımı yakındır’ dedik. Her seferinde düştüğümüz yerden doğrulduk, kalktık ve yolumuza kararlılıkla devam ettik. Başkaları ne yaparsa yapsın, biz işimize bakacağız, önümüze bakacağız, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu nasıl gerçekleştiririz, buna bakacağız.”
Hadi bakalım, kolay gelsin!
Paylaş