Paylaş
Temsilde adaletin sağlanabilmesi için; seçmen temayülünü asıl yansıtan İl Genel Meclisi oylarının, aynı oranda, diğer seçileceklere (başkan, meclis üyesi) de yansımasıdır.
Eşit şekilde veya eşite yakın şekilde yansımamasının sebebi ise, seçim sonuçlarına etki eden diğer etkenlerin yanında, siyasi partilerde bu hesaplamaları yapabilecek kurmay zekalı insanların olmamasıdır. Veya var da bu denli zekalarını bilerek ya da bilmeyerek kullanmamalarıdır.
İttifak halinde seçimlere giren partiler bile, kendi aralarındaki hesaplamaları, belli ki üstünkörü yapmışlar. Birçok yerde sözde ittifak ortakları birbirlerine düştü; her iki ittifak üyesi de kazanan muhalif parti adaya kadar (ayrı ayrı) oy almasına rağmen seçimi kaybetmişlerdir.
Hem ittifak ve hem de birbirlerine rakip olarak seçimlere girip kıyasıya yarışmanın sonucunda kaybedenlerin ittifak ortakları olacağı belli değil mi?
Bu şekildeki anlamsız bir yarışla, kale konumundaki onlarca il kaybedilmiştir.
CHP ile DEM Parti ve diğer sol partiler, adeta kurmay zekasıyla hareket edip, oylarını tek yöne teksif ederek, başta İstanbul olmak üzere birçok yerde seçimleri kazanmışlardır.
Bakınız; Türkiye genelindeki oyların yüzde 60-65’lik kısmı merkez ve merkez sağ oylar iken, seçimleri yüzde 39-40 oranında oy alan sol parti adayları kazandı. Buradan da anlaşılacağı üzere soldaki oylar, akıllı (matematiksel) bir şekilde konsolide edildiğinden bu başarı elde edilmiştir.
Merkez sağdaki oyların, büyük orandaki dağınıklığı da mahut hezimeti yaşatmıştır.
Kendi partisinin mevcut belediye başkanı iken aday gösterilmeyen ve bilahare istifa edip başka bir partiden aday olup seçimi kazanan adaylara ve seçim bölgelerine çok dikkat etmek gerekir.
Halkın böylesine tuttuğu bir kişi, üstelik mevcut başkan iken, neden aday gösterilmez? Hadi göstermediniz diyelim, yerine gösterdiğiniz aday, mevcut oyları bile koruyamamışsa -ki koruyamadığı apaçık ortada- bu durumda, gösterdiğiniz adayda bir noksanlık yok mu?
Hele küçük yerlerde, herkes herkesi tanıyor; öyle ben yaptım oldu demekle olmuyor. Gazeteci gözlemiyle birçok ili yerinde inceledim ve gördüm ki, aday tespitlerinde çok büyük hatalar yapılmış; dürüst, liyakatli aday yerine hemşericilik ağır basmış ve ‘hemşerim olsun çamurdan olsun’ denilerek, kimi yerde ahlaki zaaflarından dolayı soruşturma ve hatta mahkemelik olanlar bile aday yapılmış.
Ayrıca; seçim günü İstanbul’daydım, bayağı sandık ve okul dolaştım. CHP ve ortakları avukat ordusuyla sandıkları kontrol ederken, AK Parti ve MHP’nin ise, birçok sandıkta görevlisinin olmadığına tanıklık ettik.
Halbuki seçim sandıkta yapılır ve sandıkta kazanılır veya kaybedilir. Sandıklara sahip çıkamayan partinin, seçimi baştan kaybedeceği bellidir! Bu yüzdendir ki, il ve ilçe teşkilatlarına çok iş düşmektedir.
Netice-i kelam; siyasi partilerde, seçim işlerinden sorumlu olan kişilerin matematik zekasına sahip olmaları ve bu zekayı, kuyumcu terazisi hassasiyetiyle kullanmaları elzemdir.
Paylaş