Paylaş
Zira onları, milletin tüm bireylerini kuşatıcı olarak görüp partiler üstü mütalaa ettik.
Milli Savunma, Milli Güvenlik Kurulu, Milli Eğitim Bakanlığı kurumları, bunların başlıcalarıdır. Bu her üç kurumda da devlet politikası geçerli olmalıdır. İktidarların değişmesiyle bu kurumların politikaları değişmemelidir.
Ama aynı iktidar partisinin değişik bakanlarının uygulamalarında bile, özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nda, millilik mefhumunun dikkate alınmadığını görmekteyiz. Zira her gelen bakanın değişik uygulamalarıyla, bakanlık adeta yaz-boz tahtasına dönüştürüldü.
Malum son yıllarda savunma sanayisinde dev hamleler yaptık. Rüyamızda görsek inanmazdık; yedi yıl içinde dokuz ayrı uçak motoru geliştirilip imal edildi ve bunlardan yedi tanesi için seri üretime geçildi.
TEI-TUSAŞ’ın başındaki Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit’in açıklamalarını televizyon ekranında izlerken, çok kısa süre içinde Türkiye’nin nereden nerelere geldiğini gördük ve birçok kişi gibi biz de göz yaşlarımızı tutamadık.
Dost ve müttefiklerimiz (!) daha dün bize, toplu iğne bile üretemeyeceğimizi söylemiş ve aşağılık kompleksiyle bu günlere gelmiştik.
Azmin elinden bir şey kurtulamaz diye boşuna dememişler.
İHA’larıyla, SİHA’larıyla, AKINCI’yla, yerli ve milli helikopterleriyle, yeni nesil uçak motorlarıyla ve bizim bilmediğimiz daha nice sır silah ve mühimmatlarla Türkler ve Türkiye gerçekten ‘çok’ oluyor!
Hem öylesine ‘çok’ oluyor ki, dışarıdakilerin içimizdeki uzantıları (Allah saklasın) iktidara geldiklerinde, Türkiye’nin ‘çok’ olduğu savunma sanayisi sahalarına dokunacaklarını söylemişlerdi.
Tüm dünya ülkelerinin gıpta ile baktığı ve satın almak için sıraya girdiği İHA’ların, SİHA’ların üreticilerinden biri olan BAYKAR’a (Başındaki kişinin Erdoğan’ın damadı olması dolayısıyla) dokunacaklarmış.
Bu şom ağızlı kişiler daha düne kadar Erdoğan’ın kabinesinde bakan olarak yer alıyor ve karşısında söğüt yaprağı gibi titriyorlardı. Ne ara yürek yediler de bunları dillendirir oldular, bilmiyoruz.
İçimizdeki birilerinin millilikten, milli savunmadan, yerli ve milli üretimden anladıklarına bakar mısınız? Türk’e ve Türkiye’ye hangi gözle bakıyorlar?
Prof. Dr. Akşit Hoca, Kadıköy İmam-Hatip Lisesi mezunuymuş... Oradan Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden 1991 yılında mezun olmuş. Akademik çalışmalarını ABD’de sürdürdü ve eğitim hayatına devam etti. 1993’te makine ve havacılık mühendisliği bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Doktorasını 1998’de yaptı, 2004’de doçent, 2015’te de profesör oldu.
Akşit Hoca, yalnızca uçak ve helikopter motorları üretmekle kalmadı, asıl önemlisi Türk insanının neleri başarabileceğini gösterdi.
Türkiye’mizin yüz akı tüm bu hizmetler, arkalarındaki siyasi irade sayesinde gerçekleşiyor.
Bir uçak motorunun yapım aşaması en az altı yıl sürüyor. Bir buçuk yıllık ömürlü hükümetlerle, değil bunları gerçekleştirmek hayalleri bile kurulamazdı.
Paylaş