İHA ve SİHA’lar birilerine neden batıyor

Kötü komşu insanı mal sahibi yapar; Türkiye’nin de dost ve müttefiki olan ülkeler, kötülükte öyle ileri gittiler ki başkaca düşman aramamıza gerek kalmadı.

Haberin Devamı

Zira mahut ülkeler, düşmanın yapamadıklarını Türkiye’ye yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar. En lazım oldukları zamanda da, ülkemizi cascavlak ortada bıraktılar ve bırakacaklarını haykırıyorlar.

Türkiye PKK ile 40 yıldır düşük yoğunluklu bir savaş yürütüyor; dost ve müttefiklerimizin nezdinde de PKK terör örgütüdür lakin PKK’yi besleyip silahla donatıp üzerimize salanlar da bunlardır.

ABD utanmadan PKK’ya silahları parasız boca ederken, dostu ve müttefiki olan Türkiye’ye paramızla silah satmamaktadır. ABD ve AB ülkeleri, PKK ve PKK’nın versiyonları olan terör örgütleriyle savaşıyor diye, Türkiye’ye karşı silah ambargosu uygulamaktadırlar.

Paramızla bize İHA vermeyi sürdürmediler ve verdikleri üç-beş İHA’yı da arızalanınca tamir etmeyip yüzüstü bıraktılar. Üstelik bu denli kepazeliği ilk kez sergilemediler.

Haberin Devamı

ABD ile dost ve müttefik olduğumuz günden beri (1945) bize hep tepeden baktılar, asla eşit iki ortak gibi görmediler. Kendileri hep buyurgan, biz ise ‘Peki’ diyen olduk; olmak zorunda bırakıldık.

Her bağımsız ülkenin olmazsa olmazı, en önemli iki milli konusu vardır: Milli Savunma ve Milli Eğitim. Bu her iki konuda da İnönü, 1947 ve 1949 yıllarında ABD ile yaptığı anlaşmalarla bu ülkeyi harim-i ismetimize (ocak, korunulan yer, kutsal sayılan) soktu.

Eline böyle bir fırsatı geçiren ABD ise, bu durumu tepe tepe kullandı; NATO ile ve FETÖ ile ülkemizin tüm kurum ve kuruluşlarının en ücra noktalarına kadar nüfuz etti.

En lazım olduğu zamanda, verdiği silahları kullandırmadığı gibi, bizim de silah üretmemize mani oldu ve elinden gelse, hâlâ daha engel olmaya devam edecek.

Biz de, böyle dost, düşman başına deyip yerli ve milli savunma sanayimizi kuvveden fiile çıkarmak için gecemizi gündüzümüze kattık. Dünyanın gıpta ile baktığı bir noktaya geldik.

Dostluğun gereği, dostunun iyiliğini, gelişmesini, kalkınmasını istemektir; bizim dostlarımızın ne cins olduğuna bakın ki bizim gelişmemiz, kalkınmamız, teknolojinin son ürünü silahlar üretmemiz bunları çileden çıkarıyor.

Güven duyacakları yerde korkuya kapılıyorlar, bu da cibilliyetlerini ortaya koyuyor; her halleriyle dost gözüküp gerçekte düşman olduklarını haykırıyorlar.

Haberin Devamı

Dışarıdakilerin bu denli tavırlarını anlamak bir dereceye kadar mümkün, ya içeridekilere ne oluyor? Bir kısım CHP’li ile bir kısım İYİ Partili, Erdoğan’ın damadının (Selçuk Bayraktar) geliştirip ürettiği İHA’lardan, SİHA’lardan rahatsızlar.

Bunu da saklamayıp utanmadan dillendiriyorlar. Türkiye’nin ürettiği İHA’lar ve SİHA’lar, sahibinin sesi olan, dışarısının hempalarına (ayakdaş, yoldaş) batıyor ki içlerindeki ufuneti kusuyorlar.

Şaşırdık mı; asla! Dün de, bunların ağa babaları (İnönü) dışarıdan aldığı telkinle, uçak fabrikalarımızı ve yerli silah fabrikalarımızı imha ederek; müttefiklerimizin(!) gönüllerini hoş etmişti.

Bugün de; CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun dediklerini yaparsak (İHA ve SİHA’ların üretimini durdurup Selçuk Bayraktar’ı içeri atarsak) PKK’lı teröristlerin ve onları destekleyen ABD ve diğer bir kısım Avrupa ülkelerinin gönüllerini hoş etmiş oluruz!

Haberin Devamı

Böylece; Sezgin Tanrıkulu’nun zihniyetindeki CHP, İYİ Parti ve AK Parti’den ayrılan küsurat partileri, HDP ile rahatça koalisyon hükümeti kurar ve Türkiye’yi arzu ettikleri adrese teslim ederler.

Yalnız tüm bu melanetleri işlerken bir şeyi unutmasalar iyi olur: Bu milletin her bir ferdi Selçuk Bayraktar’dır.

Ve her bir vatandaşın elinde Bayraktar TB2 (Taarruzi İnsansız Hava Aracı) vardır.

Bundan böyle düşmanla birlikte sizlerin de uykuları kaçsın!

Ne demişler; şeytan azapta gerek!

Yazarın Tüm Yazıları