Paylaş
Son yüz yılda dünya, emperyalistlerin cirit alanı oldu.
Her iki kurt taksiminde de asıl yarayı İslam âlemi aldı. Paramparça edilip sömürgeleştirilmekle kalmadı, her bir İslam ülkesinin halkı, kendi yöneticilerinin elinde tutsak edildi.
Dünya üzerindeki 63 İslam ülkesinden rüştünü ispata çalışan ülke sayısı, sadece birkaç tanedir. Diğerlerinin tamamı uydu konumunda olup sömürgeci güçlerin uşaklarıdır.
Geçen hafta Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da İİT’nin (İslam İşbirliği Teşkilatı) ‘Milli Egemenliğe Erişimde Kalkınmanın Rolü’ konulu zirvesi yapıldı.
Bu teşkilatın çatısı altında 57 ülke olmasına rağmen, toplantıya yalnızca 22 ülke temsilci gönderdi. Zirvede yalnızca Türkiye, İran, Malezya ve Katar devlet başkanları düzeyinde temsil edildi, diğer 18 ülke ise farklı düzeydeki kişilerle temsil edildi.
Suudi Arabistan’ın kendisi bu toplantıya katılmadığı gibi, tehditle Pakistan ve Endonezya’nın da katılımlarını engelledi.
Şu hale bakın! Bir araya gelebilmekten bile aciz bu ülkelerle nereye varılabilir ki?
Tevhid (birlik) dininin mensuplarının düştüğü derekeye( gerçekte çukura) bakar mısınız?
Petrol İslam ülkelerinde, doğalgaz İslam ülkelerinde, petro-dolarlar bunlarda ama gelin görün ki daha ellerindeki bu nimetlerin hiçbirisine, gerçek manada sahip ve malik değiller. Kendi paralarına bile sahip olamıyorlar, onları koruma altına alamıyorlar.
Paralarını saklamak için efendilerine hem rüşvet veriyor ve hem de bedel ödüyorlar.
Kendileri ve sözde sahip oldukları güvende değil.
Bu kadarla kalsalar iyi, ellerindeki bu kirli paralarla silah alıp birbirlerini boğazlıyorlar.
Sömürgecilerin İslam âleminde yürüttüğü vekâlet savaşlarına bakın, ölen de öldüren de “Allahü ekber!” diyor.
Ki o “Allahü ekber!” sadası her gün, her İslam ülkesinin semalarında yankılanıyor ve ne hazindir ki hiçbir İslam ülkesinin yöneticisi ve halkı, bu haykırışlara bakıp ibret almıyor, alamıyor.
Sayın Erdoğan, İslam ülkelerinin yakınlaşması ve ortak bir güç oluşturabilmeleri için boşuna uğraşıyor. Dün de merhum Erbakan Hoca çok uğraşmıştı.
Görüldüğü üzere hep havanda su dövülüyor, zira kendi tabirleriyle “Kellim kellim la yenfa”, yani ne söylesen faydasız!
Yahu! Bu ülkeler, daha kendi şahsiyetlerini müdrik değiller ki! Bunların tamamına yakını emperyalistlerin tutsağı konumunda ve üstelik bu aşağılık uşaklık hallerinde birbirleriyle yarış halindeler. Yalnızca ikili temaslarla, karşılıklı olarak bir şeyler yapılabilirse ne âlâ..
Bu da ağababalarının müsaade ettiği kadardır, ondan ötesi ise ham hayaldir.
İster fert ister toplum ve ister devlet düzeyinde olsun, günümüz Müslümanının halini, Kuran-ı Kerim’deki İbrahim Suresi’nin 7. ayet-i kerimesi çok güzel özetliyor: (Mealen) “Hatırlayın ki Rabbiniz size ‘Eğer şükrederseniz, (verdiğim nimetleri yerli yerinde kullanırsanız) elbette size (nimetimi) arttıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok çetindir!(şiddetlidir)’ diye bildirmişti.”
Müslümanlar dinlerinin gereği olan sadece zekâtlarını verseler, bünyelerinde açlıkla boğuşan ve ölümle pençeleşen 350 milyon kişinin utancıyla karşı karşıya kalmazlardı.
Ama belli ki her halleriyle utancı yeğliyorlar ve şiddetli azaba müstahaklar.
Paylaş