Paylaş
Bu yüzden 2021 yılının, 2020’den daha iyi olacağını söylemek, iyi niyet temennisinden başka bir şey değildir. Zira perşembenin gelişi çarşambadan bellidir!
Uzatmaları oynayan yaşlı dünyamızın bugünlerine, boşuna ‘yevmülbeter’ (öncekilerini aratacak günler) dememişler.
Dünyanın bir noktasında, gözle görülmeyen bir virüs (COVID-19) çıktı, çok kısa bir zamanda dünyanın her tarafına yayıldı ve hemen her şeyi altüst etti.
Bu altüst oluş, rastgele söylenen bir kelime değildir. Dünyayı saran bu illetten sonra, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
İnsanoğlu arzı endam etmeden dünya sahnesi çok sakindi. Yaratılışı itibarıyla, cehaletiyle ve zalimliğiyle öne çıkan insanoğlu, dünyaya iskân ettirilince, kızılca kıyametin kopacağı belliydi.
Çünkü daha işin başında Allahü Teala, böyle bir mahlûkunu dünyaya göndereceğini meleklere söyleyince, onlar “(...) Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler.
Yaratılacak bu kişinin (insan) ‘halife’ (ilahi iradeyi temsil eden, uygulayan ve uygulatan) olacağı kendilerine bildirildiği halde, melekler “Niçin?” diye sormaktan kendilerini alamadılar.
Zira her an tesbih (Allah’ı eksik sıfatlardan uzak tutmak, şanını, yüceliğini anmak) etmekte olan melekler, bu hallerini yeterli zannettiler.
Bunun üzerine Allah (c.c.), onlara ikazla şöyle dedi: “Şüphe yok ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim!”
İnsanoğlu sınanmak için geldiği bu dünyada, yaratılışa uygun davrandığında meleklerden üstün, aksine tutum sergilediğinde de aşağıların en aşağısı olabiliyor.
Gelinen noktaya bakıldığında görülen şudur: İnsanların çok azı denilenlere uydu ve en üstün oldu. Çoğu ise yaratılışa aykırı davrandı, kendileri çileden çıktıkları gibi dünyayı da çığırından çıkardılar.
Eski devirlerdeki bu denli kötülükler, sınırlıydı. Belli bir yer ve o yerde yaşayan belli sayıdaki insanlar içindi.
Şimdilerde ise küreselleştik; kötülükler bir yandan ışık hızıyla çoğalırken, diğer yan da her biri çığ gibi büyüyor.
İnsansız doğa ne kadar bakirdi, en yırtıcı hayvanların en vahşi ve hoyratça davranışları bile doğaya bir zarar vermedi.
İnsan ki çok cahil, çok zalim ve üstelik doyumsuzdur. Yaratılış gayesini unuttu, amir olacakken, elleriyle inşa ettiği, insan ve doğa öğüten fabrikanın emrine girip memur oldu.
Suyu, havayı ve her yanıyla doğayı kirleterek, hayatı kendine zehir etti. Doğayı yaşanmaz kıldı.
Bu hal, cehaletin, zalimliğin ve doyumsuzluğun daniskası değil de nedir?
Bu gidişle, daha durun bakalım, ne virüsler, ne salgınlar, ne orman yangınları, ne kuraklıklar, ne kadın cinayetleri, ne katliamlar, ne felaketler, ne işgaller, ne sapkınlıklar vb göreceğiz!
Bindiğimiz bütün bu alametlerle, hep birlikte kıyamete gidiyoruz.
Ta ki iyiliği emredip, kötülükten sakınan ve sakındıran tek bir insan kalmayıp, yeryüzü her çeşitten kötülere kaldığı ana kadar bozulma böyle devam eder.
Sonunda da zaten ölü olan o insanların (insanlıktan çıkmış) ve öldürülmüş olan (her yanı ile zehir kusan) doğanın üzerine kıyamet kopar.
Paylaş