Paylaş
Üstelik bunların birçoğu yüksek tahsil yapmış ve yaşları kemale ermiş kişiler. Doğrusu bu kişiler hakkında üzülmemek elde değil. Zira millet ve devlet hayatımızın bu denli hayati öneme haiz konusuna bile parti gözlüğüyle ve Erdoğan düşmanlığıyla bakma gafleti içindeler.
Ya hu! Bu melun 60’lı yıllardan beri devletin içine sokulmuş bir casus, Amerikan casusu. Bu kişi, yarım asırdır melanetini icra etti. O günden bugüne kimler iktidar olmadı ki! Darbe yönetimleri dahil tüm sivil yönetimler (sağ ve soldaki tüm başbakanlar, cumhurbaşkanları) bu kişiye yardımcı olmak için adeta yarıştılar.
Yarım asır içinde gelip geçen, asker-sivil tüm liderlerin tek istisnası N. Erbakan’dır; o da bunun, Amerikan casusu olduğunu bildiğinden değil, vaktiyle partisini bölen Nurcular olduğu ve bunların da kendilerini Nurcu olarak göstermelerinden dolayıdır.
Devletin tüm istihbarat kurumlarını ele geçirmiş bir casusluk şebekesinden bahsediyoruz. Dolayısıyla bunların verdikleri bilgiler doğrultusunda, sivil ve askeri yöneticiler karar verdiler. Mesela Bülent Ecevit’e bu kişi için devletin elemanı dendi, görevli olduğu söylendi. Ecevit de sonuna kadar bu kişinin arkasında durdu, durmak zorunda kaldı.
Kenan Evren, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Tansu Çiller, Erdal İnönü, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve en son olarak da Tayyip Erdoğan bu kişinin ve cemaat olarak bilinen yapının arkasında durdular.
Hatırlayın, o vakitler bu kişiyle fotoğraf çektirmek ve bu cemaatin(!) yanında olmak bir ayrıcalıktı. Bu ayrıcalığa sahip olmak için de hemen herkes yarış halindeydi. Çocuklarını bu yapının kurslarına ve kolejlerine vermek için insanlar birbirini eziyordu.
Sebebi açıktı; bunlar okulları kazanıyor, bunlar iş buluyor, bunlar parmakla gösteriliyordu.
Bu yapıya yarım asır boyunca kadro kurduruldu, hem de tüm devlet kurumlarını donatacak şekilde. Vali ise vali, kaymakamsa kaymakam, polis ise polis (Emniyet MİT’in her kademesi), askerse asker, öğretmense öğretmen, doktorsa doktor, doçentse doçent, profesörse profesör ve tüm branşlarda ve kademelerdeki bürokratlar, bu yapıda sebildi.
Şu kadarını söyleyeyim, geri kalanını siz hesap edin; Genel Kurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanı’na beş adet kurmay albay rütbeli maiyet subayı öneriyor, Cumhurbaşkanı bunlardan birisini seçip canını ona emanet edecek. Bunların beşi de FETÖ’cü! Bu durumu Cumhurbaşkanı bilmiyor ve bunlardan birini tercih ediyor.
Yani ne yapılsa yapılsın, bütün yollar Roma’ya (ABD’ye) çıkıyor.
Sonuç itibarıyla iş, bir noktaya geldi ve bunlar deşifre oldu. FETÖ terör örgütü olarak Kırmızı Kitap’a girdi. Bunları deşifre eden kim? Bunlarla ölümüne mücadele eden kim?
Elbette Tayyip Erdoğan’dan başkası değil.
Maalesef Erdoğan’ın karşısında politika yapanlar (Muhalefet partilerinin büyük bir kısmı) bu yapıyla kol kola girdi, sözde Erdoğan’a ve Ak Parti’ye karşı muhalefet yapıyorlar.
FETÖ de Erdoğan düşmanlığını fırsat bilerek mahut muhalefet partilerine sızdı ve sızmaya devam ediyor.
Şimdi tekrar soruyorum: FETÖ nerede?
Paylaş