Paylaş
Klasik, alışılagelen siyasetçilerden değildi. İşinsanıydı ve zenginliği dillere destandı.
Cumhuriyetçi Parti’den başkan adayı oldu, rakibinden daha az oy almasına rağmen başkan seçildi.
Sahip olduğu zenginlikle beraber, ‘süper güç’ liderliği onu kontrolden çıkardı; kontrolsüz güç haline soktu.
Başta ABD olmak üzere tüm dünyayı bu ‘müstekbir’ (kendini beğenen, tepeden bakan) eda ile yönetmeye kalktı.
En zalimane kararları tüm dünyanın gözleri önünde, pervasızca imzaladı ve ilan etti.
Onun zamanında terör örgütleri alenen ve hatta küstahça desteklendi.
ABD, tarihi boyunca dünyayı ateşe verdi; nerede bir darbe varsa arkasında oldu. Trump döneminde bu kıvılcım ABD’ye de sıçradı.
Trump seçimi kaybettiğini anlayınca, taraftarlarına Kongre’yi ‘vahşice’ basma talimatı verdi.
Böylece ABD tarihinde bir ilk yaşandı, parlamento işgal edildi, kendi tabirlerince kalkışma oldu.
Bugüne dek dünyanın çeşitli yerlerinde kalkışma yaşatan ABD, bu kez kendi evinde kalkışmayı yaşadı.
Burada cevabı verilemeyen birçok soru akla geliyor: Dünyanın en korunaklı yerlerinden olan Kongre binasına eylemciler nasıl girebiliyor? Trump’ın çağrısına rağmen neden takviye polis gücü gönderilip önlem alınmadı?
Yoksa birileri şunu mu söylüyor: “Kim olursanız olun, hangi ülke olursanız olun (buna ABD de dahildir), ayarı ben çekerim! Akıllı olun! Yeni düzene itaat edin, intibak etmeye çalışın! Aksi halde karışmam! Neler yapabildiğimi görün ve ayağınızı denk alın!”
ABD, temellerinde ırkçılık olan bir ülkedir. Daha düne kadar (60’lı yıllar) siyahiler, beyazların gittikleri okullara gidemiyor, bindikleri otobüslere binemiyordu.
Kongre’yi basanlar, beyaz değil de siyahi veya Müslüman olsalardı ne olurdu?
Şiddeti içinde barındıran ırkçı Amerikan toplumu silahlıdır. Çarşıda leblebi çekirdek gibi silah satılabilmekte ve her evde envaı çeşit silah bulunmaktadır.
Bu yüzden ABD, diğer ülkelere benzemez; çıkacak bir iç savaşta kan gövdeyi götürür ve ülke paramparça olur.
Refaha alışık Amerikan toplumu, pandemiyle ekonomik çöküntüye girecek ve bu durum çatırdamanın fitilini ateşleyecektir.
Zulüm asla payidar (ölümsüz) olmaz; dün Sovyetler yıkıldı, aynı akıbet bugün de ABD’yi beklemektedir.
Etme bulma dünyası!
16 Temmuz sabahı ABD Başkan Yardımcısı Biden, Türkiye’yi arayarak ve utanmadan FETÖ ile Türkiye devletini aynı kefeye koyup, taraflara itidal çağrısında bulunmuştu.
Zalime yardım edenin aynı zulme uğraması da mukadderdir; işte bu kez kendi parlamentoları basıldı ve hem kendi içlerinde ve hem de tüm dünyaya rezil oldular.
Türkiye de 6 Ocak kalkışmasının hemen ardından (ertesi günün sabahını beklemeden) gerekli açıklamayı yaptı ve ‘taraflara’ itidal çağrısında bulundu.
Ne demiş atalarımız: Men dakka dukka. Yani kapı çalanın kapısı çalınır.
Hem daha durun bakalım, alınan onca mazlum ahları aheste aheste çıkacak!
Yaşayan görecek.
Paylaş