Paylaş
Aç tavuk kendini darı ambarında hayal eder misali, bizdeki mahut kesimler artık nereden rüzgâr aldıysa, erken seçim teraneleri yaveliyor.
İstikrarsızlığa alışmışlar ya, hâlâ kaostan medet umuyorlar. Kaotik ortamı da kendi karanlık dünyalarında kurguladıkları yalan üstüne yalan algılarla oluşturmaya çalışıyorlar.
Nitekim özlemini çektikleri eski sistemimizde (parlamenter) yedi yıl içinde sekiz ayrı hükümet kurulup yıkılıyordu. (70’li yıllar)
Ülkede taş üstüne taş konulamıyor, döviz yokluğundan yurtdışındaki temsilciliklerimizde çalışan memurların maaşları ödenemiyor, üç kuruşluk döviz için Türkiye’nin tarım ürünleri ABD’li firmalara rehin veriliyordu.
Türkiye, tüm bu badirelerin oluşturduğu siyasi istikrarsızlıklardan dersler çıkardı ve bunların sonucunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçti. Bu sistemde hükümetler, artık siyasi partilerin oyuncağı olmuyor.
Millet doğrudan hem Cumhurbaşkanını seçiyor ve hem de onun kuracağı hükümete güvenoyunu sandıkta kendisi veriyor. Meclis hükümet kurma ve hükümet yıkmalarla uğraşmıyor, asli işini yapıyor, kanunları çıkarıyor ve denetim görevini yürütüyor.
Yeni sistemimizde erken seçime gidebilmek için Meclis’in beşte üç çoğunluğuna, yani 360 oya ihtiyaç var. Ayrıca Cumhurbaşkanı Meclis’i feshedip 90 gün içinde seçimleri yenileyebilir; her iki şıkta da seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte yapılır.
Seçimlerin üzerinden henüz iki yıl geçti, normal seçimlerin vaktine daha üç yıl var.
İktidar partisinin Meclis’te partneri de var (MHP). Böylece 340 sandalyeye sahipler. İstedikleri kanunları çıkarmalarına bir engel yok.
Hükümet derseniz tıkır tıkır işliyor, hemen her konuda süratle karar alıp derhal uygulayabiliyor. Başarılı uygulamalarını depremlerde ve pandemide gördük, görüyoruz.
Böyle bir durumda iktidar partilerinin seçime gitmeleri için akıllarını peynir ekmekle yemeleri gerekir! Hem seçime gitmenin bir mantığı olması gerekmez mi?
Milletten gerekli desteği almak ve o destekle yetki kullanmak için seçim yapılır. İktidar bunların hepsine sahipken, durup dururken seçime gitmenin manası olabilir mi?
Şu halde muhalefetin yaptığı, bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü demeye geliyor. Tüm dünyada koronavirüs salgını varken, ülkeler 1929 krizinden sonra en büyük ekonomik buhranı yaşarken, bunun tedbirlerini almak ve icraat yapmak yerine, lüzumsuz bir erken seçimi dillendirmek vatanseverlikle bağdaşır mı?
Ayrıca yeni sistemin aksayan yönlerini düzeltmek ve daha adil bir yönetimin ve seçim sisteminin sergilenmesi için gerekli kanuni düzenlemeler bir an önce ele alınıp kanunlaştırılmalıdır.
Zamanında yapılacak seçimlerden önce, Seçim Kanunu’nu, Siyasi Partiler Kanunu’nu ve seçim barajını gözden geçirip temsilde adaleti sağlayacak şekilde değiştirilmelidir.
Paylaş