Paylaş
Hatalarıyla sevaplarıyla bu 22 yılın muhasebesini, kabataslak yapacak ve bunu yüzde oranına vurursak yüzde 70 ‘iyi’, yüzde 30 ‘iyi değil’ demek insaflı olmanın gereğidir.
3. Dünya Savaşı’nın konuşulduğu bu zamanda, ya Erdoğan başta olmayıp da savunma sanayisinde bugün gelinen noktayı yakalamamış olsaydık halimiz nice olurdu?
Başta dost ve müttefik gözüken ülkeler olmak üzere neredeyse tüm ülkeler, Türkiye’nin savunma sanayisinde adım atmasını istemediler. Türkiye’ye parasıyla silah ve mühimmat vermezlerken ve hatta verdirmezlerken, Türkiye’nin düşmanlarına (PKK-YPG-PYD) bunları bedava verdikleri gibi nasıl kullanabileceklerini de öğretiyorlar.
Erdoğan, gözünü karartıp ölümü pahasına bu denli siyasi iradeyi ortaya koyup her safhasını sıkı bir şekilde takip etmeseydi; bugün ne kendi füzemizi, ne İHA, SİHA ve TİHA’mızı, savaş uçağımızı, savaş helikopterimizi, topumuzu, tüfeğimizi, hava savunma sistemimizi, hava savunma muhribimizi, görünmez fırkateynimizi ve hücum botumuzu ve bunlar gibi havada, denizde ve karada olmak üzere onlarcasını yapabilir miydik?
Bütün bunları yazılımlarıyla birlikte yerli ve milli üretiyoruz.
Erdoğan’ın ve hükümetlerinin savunma sanayisindeki hamleleri yalnızca bizleri sevindirmiyor, dost ve düşman herkesi gıpta ile baktırıp parmak ısırttırıyor.
Ki, bu konu Türkiye’nin en hayati ve öncelikle meselesidir. Türkiye güvende olmadan ne yapsa boştur. Erdoğan sadece dış tehditle uğraşmıyor, içeride de tehditler var, ayrıca bu tehditleri görmezden ve hatta bunlara destek olan muhalefet partileri var.
İçerideki ana muhalefet partisinin eski genel başkanı da PYD’ye ABD gözüyle bakıyor ve onu Türkiye için bir tehdit unsuru olarak görmüyordu. Her an Türkiye’ye karşı saldırı halinde olan PYD, YPG, PKK için ‘Kendi ülkelerini savunuyorlar; bize mi saldıracaklar?’ diyor, diyebiliyor.
Allah’tan, Türkiye’nin maruz kaldığı tüm bu tehditlerinin farkında olan Devlet Bahçeli ve başında bulunduğu MHP var ve bu yerli ve milli oluşum kaya gibi, hükümetin arkasında duruyorlar. Böylece ülkemiz güvenlik zafiyeti içine düşmüyor.
Malum bölgemiz adeta barut fıçısı; her an patlayabilir ve tüm bu Ortadoğu coğrafyasının ateş topuna dönmesi işten bile değildir. HAMAS liderinin şehadetinden sonra ABD yeni savaş gemilerini tekrar bölgeye gönderiyor.
ABD bir çılgınlık yapar ve daha açık ifadesiyle Netanyahu’nun oyununa gelip İran’a saldırırsa, bu durumdan ülkemizin etkilenmemesi mümkün değildir.
Erdoğan ve onun kararlı tutumu olmasaydı, savunmamız için gerekli araç ve gereç (silah ve mühimmat) için yine başta ABD olmak üzere yabancıların gözlerinin içine bakacaktık.
Onların ise niyetleri belli; Türkiye’ye parasıyla dahi silah vermedikleri gibi, parçalanmasını dört gözle bekliyorlar. Bu aşağılık oyun için desteklemedikleri terör örgütü kalmadı.
Erdoğan’ın yalnızca savunma sanayisindeki başarısı, onun karne not ortalamasını yüzde 50’nin üzerine çıkarıyor. Dileriz, onun bu yaptıkları sağlığında anlaşılır ve hakkı teslim edilir.
Bu ateş çemberinin içinde parçalanmadan, güven içinde, huzurla yaşayabiliyorsak bunu savunma sanayisindeki hamlelerimize borçluyuz.
Paylaş