Paylaş
Türkiye’de elektrikli araç şarj işletmeciliği EPDK tarafından ilgili bütün kamu ve özel kuruluşları ile E Mobilite Derneği’nin de görüşleri alınarak adeta ‘nakış’ gibi işlendi. 2022 yılında tartışmasız, şeffaf bir süreç ile dünyadaki ilk lisanslı işletmeciler ortaya çıktı. Bugün lisansı geçerli 170 şarj ağı işletmecisi yaklaşık 25 bin şarj ünitesinde, şimdilik yaklaşık 140 bin elektrikli araca hizmet veriyor.
TOGG’un piyasaya çıkışından önce yine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Milli Teknoloji Genel Müdürlüğü eliyle ülkemizde 1572 hızlı şarj ünitesinin kurulmasını programladı. Bütün ülkeyi kapsayan bu büyük projenin ihalesi öncesinde kamu yetkilileri ilgili olabilecek kuruluşları davet ederek 3 kere toplantı yaptılar, talepleri aldılar, düzeltmelerle 46 ayrı ihaleyi aynı anda yapabilmeyi kurguladılar. Bu ihale herhangi bir tartışma olmadan başarıyla sonuçlandı.
Geçtiğimiz ayın başında Türkiye’nin en büyük kenti, gerçek bir dünya megapolü olan İstanbul’da ise ‘tartışmalar’ ve ‘iptal’ doğuran bir ihale denemesi kamuoyuna mal oldu.
Elektrikli otomobil kullanıcısı olarak yaşadığım İstanbul’da ‘şarj stresi’ çekmeyeceğim güne erişmek için bir an önce kenti yaygın bir şarj ağına kavuşmasını kalben isterim.
Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na bağlı İspark (Genel Müdürle ilgili Fetö mensubiyeti iddiaları da bulunmaktadır ) şartnamesinin ‘özel çaba’ ile düzenlenmiş maddeleriyle 170 lisanslı şarj ağı işletmecisinden sadece 1’inin girebileceği iddia edilen bir ihaleyi açıkladı. Neyse ki tepkiler sonrasında mizahi bir şekilde ‘sadece 1 katılımcıya indirgemek için’ konulan maddeyi gerekçe göstererek ihaleyi iptal ettiler.
Türkiye, büyük enerji dönüşümünü ıskalamamak için elektrikli araç şarj altyapılarının geliştirilmesi ve işletilmesi konusunu ‘menfaat gruplarının’ eline bırakmamalıdır. Konu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK ve sektörün kurumlarının ortak aklı ile ‘çerçeve şartname’ düzenlenmesi ile her tür tekelleştirme ve gayri – milli teslimiyet ihtimallerini yok eden şekilde ilerletilmelidir.
İstanbul’da esnafa rakip olarak hamburger satmakla da meşgul olan Belediye, ya İspark’ını lisanslı şarj ağı işletmecisi yapmalı veya aynı Milli Teknoloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ihalede olduğu gibi, elindeki yerleri bölge veya noktalara göre bölmeli, 170 lisanslı şarj ağı işletmecisinden en geniş katılımla İstanbul’da en fazla sayıda şarj ünitesinin kurulmasını sağlamalıdır.
Oldu-bitti ve adrese teslim kurgulanan bir süreç ile adresin kim olduğu belli olabilir de yarın bunun kim olacağı belli değildir. Ne demek istiyoruz? ‘Büyük’ oyuncu sayılan veya sanılanlar esasında çoğunluk hissesi Türk sermayesine ait olmayan şirketlerdir.
Ve hisselerin el değiştirmesi ile İstanbul’un önemli noktalarındaki otopark binaları veya caddelerinde kurulacak şarj ünitelerinin yönetimi kime geçecektir?
Enerji teknolojik bir konu olarak artık milli güvenlik kavramına dahil edilmesi gereken özelliktedir. Lübnan’da geçtiğimiz günlerde meydana gelen dijital saldırı göz açıcı olmalıdır. İspark, milli güvenliği yakından ilgilendiren bir konuda bilinçsizce yaptığı ve yapacağı bu ve benzer işlemle ülkemizin güvenlik geleceğine de baştan ipotek koyacaktır.
Ciddiyetten ve yetersiz hazırlıktan uzak, kasıtlı ve kurgulu bir davranışın sorumluluğu çok büyük olacaktır.
Bunu bile bile, oldu bitti ile aynı sonucu denemek ahmaklık olmayacak mıdır?
Paylaş