Paylaş
Diğer bir deyişle öğretmen eğitimin temel taşıdır. Mesleğinde mahir ve yetkin olan öğretmen her haliyle topluma örnek olmalıdır.
Ana ve ilkokul çağındaki çocuğun idolü öğretmendir. Bu yaştaki tüm çocuklara sorulduğunda, büyüdüklerinde öğretmen olmak istediklerini söyleyeceklerdir.
Sınıftaki öğretmenin birinci vasfı, güler yüzlü ve tatlı dilli olmasıdır. Ne demişler: Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır. Asık suratlı ve çatık kaşlı öğretmen ne kendini ve ne de vereceği dersi öğrenciye sevdirebilir.
Sevgisizlik ortamında gönül penceresi açılamaz ve dolayısıyla gönüllere dokunulamaz.
Öğretmenlik mesleği özveriyi (fedakârlık) esas alan bir sanattır. Bundan dolayıdır ki öğretmen, şu veya bu sebeple kan kussa bile ‘kızılcık şerbeti içtim’ demek zorundadır.
Tıpkı bir tiyatro sanatçısı gibi, tüm dertlerini, acılarını tiyatronun kapısında bırakır o yalın haliyle sahneye çıkar ve sanatını hiçbir tesir alına kalmadan icra eder.
İnsan, hayatta karşılaştıklarını unutabiliyor lakin ruhuna adeta bir temel çivisi gibi çakılan, mahir öğretmenini ve öğrettiklerini unutmaz, unutamaz.
İlmin kapısı olarak ünlenen Hazreti Ali efendimiz (Allah kendisinden razı olsun) bile ‘Bana bir harf (bir mesele, bir gerçek) öğretenin kulu, kölesi olurum’ buyurur.
Öğretmenlik mesleği sorumluluğu en fazla olan meslektir.
Vaktiyle öğretmen maaşları çok düşük olduğundan, öğretmenlerin pazarcılık yaptıklarına, limon sattıklarına şahit olurduk. Öğretmeni bu hallere düşüren toplumda sağlıklı bir eğitimden söz edilemez.
Öğretmenin maaş gailesi (derdi, sıkıntısı) olmamalıdır.
Öğretmen mahir olacak yani, hem branşında bilgili, olgun ve hem de onu öğretebilecek (eğitbilim-pedagoji) maharette olmalıdır.
Her bir öğrenci ayrı birer evrendir. Bunların her birinin gönlüne dokunabilmek için, onların seviyesine göre hitap etmeli, çocukla çocuk, gençle genç, yetişkinle yetişkin olmalıdır.
Toplumların geleceği, öğretmenlerin yetiştireceği nesillere bağlıdır. İyi toplum da kötü toplum da öğretmen eliyle şekillenir.
Bundan dolayıdır ki, öğrenciden önce öğretmeni yetiştirecek kurumlara özen gösterilmelidir.
Üstat Necip Fazıl’ın haykırışıyla, ‘Fabrikam, mühendisin kaçtı ya dur ya patla!’ misali; öğretmen de toplum mühendisidir. Öğretmeni kaçırırsak, toplumu patlatır ve geleceğimizi bütünüyle karartırız.
Rütbelerin en üstünü ilim rütbesi olduğuna göre, en saygın konumdaki öğretmene en yüksek maaşı ödemeli ve en büyük saygıyı göstermeliyiz.
Öyle ya; cebine dokunamayan ve kendi ruhu aç olan öğretmen, gönüllere nasıl dokunabilsin?
Paylaş