Paylaş
Zira mazlum yapayalnız olsa da onun ahı ‘Arş’ı titretir. Evreni kudret elinde bulunduran Allahü teâlâ ‘Muntakim’dir ve kimsenin yaptığını yanında bırakmaz.
Bizlerin bilmediğimiz veya bilip de görmek istemediğimiz sebeplerden ötürü, Allah imhal eder (mühlet verir, sonraya bırakılmasına müsaade eder, erteler) lakin asla ihmal etmez.
Şairin dediği gibi; ‘Cani dipdiri gezse de... Masumlar (bebekler dahil) ölse de... Suçluların yerine başkaları mahkûm olsa da... Er ya da geç ilahi adalet gerçekleşir ve hak yerini bulur’. Bu cümleden olarak; boynuzsuz koyun kendisini vuran boynuzlu koyundan hakkını alacaktır; bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Nitekim ilahi buyrukta: ‘Zerre miktarı (çok az) iyilik yapan da zerre miktarı şer işleyen de onun karşılığını görür’.
İsrail’in sergilemekte olduğu bu vahşeti, bütün emperyalist ülkeler, tarihleri boyunca envai çeşidiyle sergilediler ve sergilemeye devam etmektedirler.
Zalimler güruhu zamana ve zemine göre vahşetlerine ayar vermektedirler. Kâh sessiz ve derinden (yılanın kurbağanın kanını emmesi gibi) kâh aleni ve vahşice (Gazze’deki gibi) katliamlarını sürdürmektedirler.
Zalimlerin ortak yönü, Müslümanları veya kendilerinden olmayanları insan olarak görmemeleridir. Zira Müslümanların itlaf edilmesi gereken hayvan olduklarını en yetkili ağızları pervasızca söyleyebiliyor.
Yeryüzünü ifsat edecek, bozgunculuk çıkaracak, masum kanı dökecek ve gasp ettiği malları semirecek insanoğlunun düştüğü derekeyi (alçak-aşağı aşama) görüyor musunuz?
İşin bundan da vahimi ise, tüm bu cinayetleri, katliamları ve soykırımları işleyen bu insan türü medeni geçiniyor, kendisini erdem timsali gösteriyor. İşin doğrusunu, kara bahtlı Afrikalının yalın gerçeğinde görebilirsiniz. Kara derili bu insanlar, beyaz ve uzun bacaklı insandan (İngiliz, Fransız, Alman vb.) ürküyor, korkuyor ve kaçıyor. Belli ki onu, eşi, benzeri olmayan bir canavar bellemiş.
Neden acaba?
Oysa aynı Afrikalı, hayvan türünden her türlü canavarı, kahramanlık gösterisiyle avlıyor.
Mahut ‘Beyaz adam’ hayvandan da aşağı (belhüm adal), ondan daha korkunç ve tehlikeli ki, onu görünce kaçacak delik arıyor.
20. Yüzyıl’daki iki büyük savaşla da dünyanın jandarması rolüne soyunanların, insanlıktan nasipsiz hemen hepsinin sırtlan sürüleri oldukları görüldü.
Dünya, kayan bu ekseniyle daha fazla dönemez; ya yeniden kurulur ve eksenine oturtulur ya da 3. Dünya Savaşı ile kendisini ve üstündekileri yok eder.
Dünyanın sözde olan ekseni Batı’nın elindeydi, batırdı. Bu eksen Doğu’nun eline geçebilirse bir müddet daha dönmeye devam edebilir.
Türkiye’nin de içinde yer aldığı doğu eksenli dünya, yeni doğuşlara ve yeni oluşumlara gebedir.
Paylaş