Paylaş
Mahut şeytan kibrinin şehvetine kapılarak, düzmece bir din üretti; müntesiplerine evangelist denilen bu kişiler, inandıkları tanrıyı da kendilerine benzeterek, onu ‘Kıyamet Savaşı’na-Armageddon’ zorlamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Batılılar, gerçekte Yahudileri günahları kadar sevmezler, onlardan nefret ederler. Bu yüzden, onları kendi içlerinden çıkarıp (adeta sürgün edip), Orta-Doğu’da yurt edinmelerini sağladılar.
Yahudi öncüleri bu durumu canlarına minnet bildiler, böyle bilmeyenleri de Hitler’e özgü metotlarla, yeni yurtlarına gitmeye mecbur ettiler.
Siyonizm illetine tutulan Yahudi öncüleri, 2000 yıldır yurtsuz kalan bu milleti, yeni yurtlarında, ‘ölüm’ ateşine attılar. Öyle görünüyor ki, bu ateş, harlayarak kıyamete kadar sürecektir.
Halbuki Tur-i Sina’dan dönen Hz. Musa aleyhisselamın getirdiği on emrin altıncısı ‘öldürmeyeceksin’di. Siyonizm’in elinde oyuncak olan İsrail Devleti ise, kurulduğu günden beri öldürmekten başka bir şey yapmadı, yapmıyor.
Ve üstelik bebekleri ve masum sivilleri öldürmekten zevk alıyor! En iğrenç ve aşağılık savaş suçunu işleyerek hastaneleri ve camileri bombalayarak binlerce masumun kanına giriyor.
Batı, bu ölüm ateşinde Yahudi’yi maşa olarak kullanıyor; Yahudi de aynı ateşte Batılıyı maşa olarak kullanıyor. Yahut her iki taraf da öyle zannediyor.
Büyük şeytanın dışişleri bakanı, ayağının tozuyla geldiği İsrail’de; ‘Ben de bir Yahudi’yim’ diyerek işe koyuldu ve Suriye’nin Şam ve Halep havalimanlarını bombalatıp kullanılamaz hale getirtti.
Kendine uyguladığı 11 Eylül senaryosu ile Irak’ı ve Afganistan’ı işgal etti; milyonlarca sivil insanı katletti, doymadı; bu kez de aynı senaryoyu 7 Ekim tarihinde İsrail’e, Hamas’la oynadı.
İşgal sırası ve masumları katletme görevi bu kez İsrail’e verildi.
İsrail de zaten alışık olduğu ve biteviye (sürgit) yapageldiği bebek öldürmelerini; ABD ve Batı destekli olarak, daha acımasızca ve vahşice yerine getiriyor.
Onlar, sahte tanrılarını kıyamete zorlayabilirler mi bilinmez ama kendilerinin bindikleri bu alametle hızla kıyamete gittikleri pek aşikârdır.
Köpeksiz buldukları bu dünyada, bakalım daha ne kadar değneksiz dolaşabilecekler?
Zira bilinmelidir ki, zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var ve o Allahü teala ki, imhal eder (mühlet verir) ve lakin asla ihmal etmez.
Ne demişler; her şey en ince yerinden zulüm ise, en kalın yerinden (ayyuka çıktığı an) kopar.
Bu denli zulüm erbabını cenab-ı Hakk’ın ‘El Muntakim’ ismine havale ediyor ve tez elden bunların haklarından gelecek ‘Molla Kasım’ların zuhurunu (ortaya çıkmasını) bekliyoruz.
Marka Müslümanları, atalet ve zillet içinde yerlerinden kıpırdamasa da (İslam İşbirliği Teşkilatı-İTT) dinsizin hakkından imansız gelir ve hak, er ya da geç mutlaka yerini bulur.
Paylaş