Paylaş
Söz dinlememeyi ve gerekli olan önlemlere uymamayı maharet bildik. Bir anlık gafletimizin, umursamazlığımızın, bize ne denli bedeller ödeteceğini bilmemize rağmen vurdumduymazlığa devam ettik.
Hükümet, ürpertici manzara karşısında, (kısmen) tam kapanma kararı alınca da, hop oturup hop kalkıyoruz.
Kapanmanın beraberinde getirdiği ekonomik, ruhsal, bedensel ve sosyal yıkımları dillendirip yakınıyor ve kendimizden başka herkesi suçluyoruz.
Ölüm, en tesirli vaizdir; ondan ibret alıp kendine, ailesine, etrafına çekidüzen vermeyene söz kâr eder mi? Etmez elbet.
İbn Arabi hazretleri ne güzel ifade etmiş: ‘Herkes kendi yaptığının rehinidir’ ve ‘Varlıkların en yoksulu insandır, zira muhtaca muhtaç olan kimsedir’.
Maddi ve manevi kurtuluşumuzu bile birbirimizle olan dayanışmaya ve birbirimizin duasına borçluyuz. Şu halde karşımızdakinin kıymetini bilmeden rahat ve huzurlu olamayız.
Salgın hastalık döneminde kendimizi koruduğumuz gibi, en yakınlarımızdan başlayarak başkalarını da korumakla sorumluyuz; buna mecburuz.
Bilerek ve isteyerek kul hakkına giriyoruz. Bu vebalden kurtuluş ancak helalleşme ile mümkündür. Oysa bizim sorumsuzluğumuz yüzünden kimlerin hasta olduklarını ve hatta kimlerin öldüklerini bile bilmiyoruz.
Bizlerin sağlığı için kendilerini tehlikelere atan ve 24 saat, gece-gündüz durmaksızın çalışan ve bu uğurda şehit olan sağlık ordusuna bakıp, utanmamız gerekir.
Bu insanlar, bizim sağlığımız için ölüyor, biz ise, sorumsuz davranışlarımızla, başta onlar olmak üzeri tüm insanlığa ihanet ediyoruz.
Bu durum, insanlık olmasa gerektir.
Bulaşın kaynağının kalabalık yerler olduğunu bilmemize rağmen, nerede bir kalabalık varsa oraya koştuk, koşmaya devam ediyoruz. Başta İstanbul olmak üzere, büyükşehirlerimizdeki toplu taşıma araçlarındaki izdihamı önleyemedik.
150 bin nüfuslu Bodrum ilçesine bir buçuk milyon insanı yığdık. Bodrum’da ne insan ne de araç için adım atacak yer yok.
Şehirler boşaldı, sahil kasabalarına ve köylere akın ettik.
Her zaman olduğu gibi sıkıntıyı dürüst, kurallara uyan vatandaş çekiyor. Bunca sıkıntı bari bir işe yarasa... Böylesine vurdumduymazlıkla, onca eziyet de boşuna çekilmiş olmuyor mu?
Bile bile lades diye buna denir.
Ne diyelim; bu mübarek bayram hürmetine, Allah, akıl fikir, izan ve insaf versin.
Neyse ki aşıların yeni partileri de geldi; aşılamada alınan mesafe, korktuğumuzu başımıza getirmedi. Koronavirüs illetine yakalananlar da, hastalığı böylece hafif atlatabiliyor.
Pazartesi itibarıyla kademeli normalleşmeye geçiliyor. Ama yine de azami dikkati gösterelim ve malum üç kurala, titizlikle uymaya devam edelim.
İnanın bu işin şakası yok, bu illet, her gün 250’ye yakın canı bizden koparıp alıyor.
Bayramı ağız tadıyla kutlayamıyoruz bari büsbütün zehir etmeyelim!
Paylaş