Batının piyonu Yunanistan

Yunanistan tam 450 sene Osmanlı (Türk) egemenliği altında yaşadı. Bu denli uzun süre esnasında, Yunanlılar maddi ve manevi değerlerinden hiçbir şey kaybetmeyerek bu günlere geldiler.

Haberin Devamı

Osmanlı, imparatorluk dahilindeki tüm unsurlara olduğu gibi Rum asıllı vatandaşlarına da hoşgörülü davrandı. Böyle davranmak zorundaydı. Zira dinleri (İslamiyet) bunu gerektiriyordu. Her Müslüman bilir ki, kul hakkı çok büyük günahtır; gayr-i Müslim hakkı Müslüman hakkından daha mühimdir.

İslamiyet, inansın veya inanmasın veya neye inanırsa inansın; hiç kimsenin canına, malına, ırzına, diline ve dinine karışmaz, karışılmasına asla müsaade etmez.

İslamiyet’in adaleti sayesinde, hem tüm değerlerini koruyup geliştirdiler ve hem de, Osmanlı korumasında kalarak, farklı Hıristiyan mezheplerinin saldırılarından emin oldular.

1789’daki Fransız İhtilali’nden sonra, dünyadaki dengeler değişti. Milliyetçilik fikri, imparatorlukları temelinden sarstı ve sonunda, hepsini yıktı.

Haberin Devamı

Yunanlılar, 1821 Mora isyanını, Batılı ağababalarının teşvik ve desteğiyle başlattı ve bağımsızlıklarını ilan ettiler. Girit’in de ilhakından sonra, Osmanlı’ya kafa tutacak hale geldiklerini sanıp savaş açtılar (1897).

Osmanlı üst üste meydan muharebeleri kazanıp Atina kapılarına dayanır lakin her zamanki gibi Batılı efendileri imdadına yetişir ve Osmanlı’ya “Dur!” derler. Ve maalesef yine her zamanki gibi, sahada kazanan Osmanlı’ya masada kaybettirilir.

Yenilmesine rağmen bir şey kaybetmeyen Yunanistan şımardıkça şımarır ve sonunda, bütün Balkan milletlerinde isyanlar sökün eder; uğursuz Balkan Savaşı patlar.

Padişah Abdülhamit Han tahtından indirilmiş, ipler, İttihat Terakki denilen bir avuç maceraperest kişilerin eline geçmişti. Ordunun siyasete karıştığı bu uğursuz dönemde, sadece on yıl içinde koca bir imparatorluk yer ile yeksan edilir.

Şehit kanlarıyla yoğrulmuş Selanik şehri, tek bir kurşun sıkılmadan Yunanlıya teslim edilir. Koca Rumeli’nin her yanında isyanlar ve hazin son; tüm Balkanlar elden çıkar.

Anadolu’ya hapsolmuş Türk’ün kafesteki bu hali, Yunanlının iştahını kabartır. İngilizlerin telkin ve teşvikiyle İzmir’e çıkarlar. Ankara önlerine, Polatlı’ya kadar gelirler.

Batan imparatorluğun küllerinden, yeniden dirilişi hesap edemezler; Türk’ün çelikleşmiş ‘Kurtuluş’ iradesi karşında yenilgi üzerine yenilgi alırlar.

Haberin Devamı

Mağrur şekilde çıktıkları İzmir’den, kaçışan fareler misali denize dökülürler.

İngiliz’e kanıp Anadolu’ya asker çıkaran generallerini yargılayıp idam ederler lakin Anadolu ve İstanbul üzerindeki hayalleri bitmez.

Hem öylesine bitmez ki; sadece şov yapmak için Türkiye’ye gelen dışişleri bakanları, medyanın önünde, küstahça tavrıyla, Ayasofya ile Kariye Camilerini ve Doğu Akdeniz’i diline dolar.

Batının piyonu Yunanistan, belli ki, dün İngiliz’in, bugün de başta Fransa olmak üzere AB’nin kışkırtmasıyla yeni maceralara sürüklenmek isteniyor.

Yunanistan, Fransız bayraklı gemiyi, Türkiye’nin kıta sahanlığında bulunan bölgeye sokma yeltendi; Türkiye’nin müdahalesiyle gemi, Girit’in doğusuna çekilmek zorunda bırakıldı.

Haberin Devamı

Batı, her daim olduğu gibi, silah satmak ve kirli emellerine alet olacak maşa bulmak derdindedir. Yunanistan’dan daha iyisini bulamayacaklarını bildiklerinden, onu silahlandırıp Türkiye’nin üzerine salıyorlar.

Yunanistan da, sahada kaybetse bile, masada kazanmaya alıştırıldığından, Batı’nın tezgâhına bilerek ve isteyerek geldi ve gelmeye devam ediyor.

Yunanistan’da kurşuna dizilmeye hevesli generaller, ülkelerini ‘eşek’ olarak konumlandırdıkları müddetçe, elbette semer vuran çok olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları