Sosyetenin ünlü isimleri, Ankara’nın zengin aileleri, yaptıkları düğünler için milyarlarca lira harcıyorlar. Kusursuz olması için hiçbir masraftan kaçmıyorlar. Bu görkemli düğünler gazete ve dergilerde haber olarak yer alıyor. Ancak bazı düğünlerde basın yasağı uygulanıyor. Niye böyle bir yasak koyduklarına birlikte bakalım.
Düğün mevsimi şu sıralar tam gaz gidiyor. Beş yıldızlı otellerin balo salonları da her akşam, göz kamaştıran farklı bir güzelliğe bürünüyor. Hem aileler, hem de evlenecek çiftler, her şeyin eksiksiz olması için büyük gayret gösteriyorlar.
Milyarların akıtıldığı böyle şatafatlı düğünlerin, son yıllardaki vazgeçilmez unsurlarından birisi de magazin ve cemiyet hayatını takip eden gazeteciler. Gazetelerin magazin sayfalarında, günlük ve aylık magazin dergilerinde bu tür düğünler geniş yer buluyor. Düğün sahipleri de, hayatlarının bu en mutlu gününün basında yer almasından, mutluluklarını daha fazla kişiyle paylaşabilmekten ve düğünlerine katılamayan eş, dost ve akrabalarının bu şekilde haberdar olmasından son derece memnun oluyorlar. Hatta bu işi abartıp, ellerinde düğün fotoğrafları, kapı kapı dolaşıp yayınlatmaya çalışanlara bile rastlanıyor.
BASIN GİREMEZ
Ancak son dönemlerde, özellikle de Ankara’da bazı düğünler basına kapalı gerçekleşmeye başladı. Bunlar, öyle bildiğiniz sıradan, düğün salonlarında yapılanlar değil tabii ki. Bu düğünlerde Türkiye’nin en çok tanınan ailelerinin, ünlü işadamlarının çocukları evleniyor. Hiçbir masraftan kaçınılmıyor. Milyarlarca lira su gibi akıtılıyor. Fakat basın, düğünün yapıldığı salondan içeriye sokulmuyor. Tabii ki özel gecelerini basına açıp açmamak düğün sahiplerinin en doğal hakkı. Bunun nedenlerini tartışmak da bizim hakkımız.
Bazı aileler var ki, onları ne magazin haberlerinde, ne cemiyet sayfalarında görebilirsiniz. Haber olanların birçoğundan belki de daha sosyetik, daha zengin olmalarına rağmen, medyatik bir hayat tarzı onlara çok uzaktır. İşte bu gruba giren ailelerin düğünlerinde gazeteciler kibarca uyarılır. Biz de saygı duyarız.
Bazı aileler de Türkiye’nin ekonomik durumunu göz önüne alarak, şatafatlı bir düğün haberinden rahatsız olacakları için basının bulunmasını istemezler. Türkiye’de açlık sınırında yaşayan onca insan olduğunu düşünüp vicdan muhasebesi yaparlar ve basında çıkmamanın daha iyi olacağını düşünürler.
Düğüne, zıt kutuplardan katılan konuklar olabilir. Yani yeraltı dünyasının şaibeli bir ismiyle, bir emniyet müdürü ya da üst düzey bir devlet görevlisi aynı düğünün davetlileri arasında yer alabilir. Herkes aile fotoğrafının basında çıkmasını istemeyebilir. Bu tür konukları zor duruma düşürmemek için, düğün sahibi geceyi basına kapatabilir.
Bir başka neden de düğün sahibi, böylesine şaşaalı bir düğün yapacak kadar zengin olduğunun bilinmesini istemiyordur. Parası çoktur ve bu özel gece için de para musluklarını sonuna kadar açmıştır. Ancak, kendisinde böylesine sınırsız bir para harcama gücünün olduğunun bilinmesini istemez. Hem borç isterler diye, hem de mafyanın parasına göz dikmesinden korkar.
MALİYE KORKUSU
Basın yasağı koymanın gerekçeleri her zaman bu kadar masum olmayabilir.
Düğün sahipleri maliyeden korkuyordur. Yüz milyarlarca lira harcayarak yaptıkları bu şatafatlı düğünün hesabını vermekten çekiniyor olabilirler. "Böylesine masraflı bir düğün yapacak parayı nereden buldun, nasıl kazandın" sorularının cevabı açık ve net, harcadıkları para da helal değilse, o zaman düğünü basına kapamak kesinlikle daha mantıklıdır.
Ülkenin içinde bulunduğu siyasi konjonktüre bağlı olarak da bazı aileler, böyle şatafatlı düğünlerin basında yer almasını istemezler. Muhafazakar bir hükümet iş başında olabilir. Düğün sahipleri, devletle, belediyeyle iş yapan büyük bir şirketin sahibi olabilirler. Böylesine şatafatlı bir düğünle gündeme gelmek, işleri yönünden rahatsız edici olabilir. "Bakın ihaleyi verdiğiniz firmanın sahibi oğluna öyle bir düğün yapmış ki, içkiler şampanyalar su gibi akmış" denmesinden rahatsız olabilirler. Onlar için en mantıklı yol, fazla ortalıkta görünmeden malı götürmeye devam etmektir.
Kimi koruyorsunuz?
Geçtiğimiz hafta Armada Alışveriş Merkezi’nin yanındaki otopark alanında Fanta Gençlik Festivali yapıldı. Candan Erçetin, Beyaz ve Mirkelam’ın sahne aldığı konseri binlerce genç izledi. Bu konserde yaşanan bir olay, bir kez daha bu tür organizasyonlarda güvenliğin zaman zaman ne kadar büyük bir zafiyet içinde olduğunu gösterdi. Konser alanına giren dört şehir eşkıyası, önce gazetecilerin çalışmasını engellediler sonra da onlara saldırdılar. Bütün bunlar olurken de, konser alanının güvenliğini sağlamakla görevli olan korumalar, olup biteni, sahnedeki Candan Erçetin’i izler gibi izlediler. Bu korumalar, gözlerinin önündeki gazetecileri bile koruyamıyorlarsa, oradaki binlerce kişinin güvenliği Allah’a emanet demektir. Bu arada meslektaşlarıma da buradan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.