BAŞKA şehirlerin insanlarının belki de en çok eleştirdikleri kenttir Ankara. Bunda başkent olmasının şüphesiz büyük etkisi vardır. Bir İstanbullu için o çoğu zaman hep sıkıcıdır, birçok İzmirli içinse çok muhafazakar. Bu eleştirilere kimi zaman çok kızarız, kimi zaman da hak veririz.
Nedenini açıklamakta genellikle zorlansalar bile, burada doğup büyüyenler bu şehri çok severler. Ama sonradan gelenler her türlü çamuru atarlar Ankaramıza. Bu şehri yaşamakta zorlanırlar. Anlayamazlar. Dışardan Ankara’ya gelip de burayı seven birilerine pek zor rastlanır. Ne başka şehirde yaşayanlar anlar Ankara’yı, ne de Ankaralılar başka şehirlerde yaşayanları. Ankara, burada yaşamayanların hayran olduğu değil, yaşayanların sevdiği bir şehirdir.
Ankara neden sevilir
Siyasetçilerin yalanlarına, ikiyüzlülüğüne karşın Ankara’da, başka hiçbir şehirde olmayan muhabbet, dostluk, arkadaşlık ve sıcak insanlar vardır.
Kışın kar, yazın kavurucu sıcak, ilkbaharda her tarafı donatan rengarenk çiçekler, sonbaharda güz yağmurları ve sararan yapraklar. Nemsiz havasıyla her mevsim çok güzel yaşanır Ankara’da.
Ulaşımı kolaydır Ankara’nın. Hemen hemen her yere tek vasıta ile gitmeniz mümkündür. Sadece şehir içi değil, şehirlerarası ulaşımı da öyledir. Beş saatte Akdeniz, iki saatte Karadeniz kıyılarında alırsınız soluğu.
Genelde gri bir şehir olarak tanımlansa da, metrekare başına düşen yeşil alan, diğer şehirlere göre daha yüksektir Ankara’da.
Ankara simidinin tadı bir başkadır. Simidi daha güzel başka bir şehir yoktur.
Devlet Tiyatrosu, Devlet Opera Balesi, CSO gibi, kültür ve sanatta ülkemizin mihenk taşı kabul edilen kurumların merkezi Ankara’dadır. Ankaralılar sanata bir başka değer verirler ve takip ederler.
Her şehrin kıroları, züppeleri, zontaları vardır. Ama Ankara’da herkes kendi yerini bilir. Birisi, bir diğerinin alanına müdahale etmez. Öğrenci ve memur şehridir Ankara. Onlar şehrin her yerindedir.
Sağlık alanında Türkiye’nin en gelişmiş altyapısı Ankara’dadır. En önemli tıp fakülteleri, en gelişmiş hastaneler bizim şehrimizdedir. Hatta Ortadoğu’nun sağlık üssü pozisyonuna adaydır.
Kafe kültürü çok gelişmiştir Ankara’da. Ayrıca deniz kenarında yaşayanları bile kıskandıracak kalitede balık restoranları vardır. Balığı en taze yiyebileceğiniz şehirlerin başındadır.
Sakarya Caddesi’nde yediğiniz döner ekmeğin keyfini başka hiçbir yerde alamazsınız. Buralarda içilen ucuz biranın tadı da, daha bir başkadır.
Gece saat kaç olursa olsun, şehrin çok büyük bir bölümünde, sokaklarda, caddelerde korkmadan, rahatsız edilmeden, tacize uğramadan yürüyebilirsiniz Ankara’da.
Yaz akşamlarının efil efil esintisine, kar yağdığında Seymenler Parkı’na, baharda Eymir Gölü’ne aşık olursunuz. Kuğulu Park’ta seyyar çaycıdan içtiğiniz çayın keyfini başka hiçbir yerde alamazsınız.
Cumhuriyetimizin başkentidir Ankara. İhtiyaç duyduğunuz her zaman, huzur aradığınızda Anıtkabir’i ziyaret edebilirsiniz. Ankara’da Atatürk’e bu kadar yakın olmayı çok ama çok seversiniz.
Ankara neden sevilmez
Bir Pazar günü,Eymir Gölü, piknik yapabileceğiniz birkaç alternatif ve alışveriş merkezleri haricinde yapacak bir şey bulamazsınız Ankara’da.
Ankara son yıllarda insanlar için değil, arabalar için yapılmış bir şehre dönüşmüştür. Şehrin tam ortasından otobanımsı bir yol geçmiştir.
Gece yarısından sonra toplu taşım namına hiçbir vasıta kalmaz Ankara’da. Gece, belediye otobüslerinin hiç çalışmadığı bir şehirdir Ankara. Bu arada en pahalı toplu ulaşımın yapıldığı şehirdir de aynı zamanda.
Şehrin ne bir meydanı kalmıştır, ne de gezinti yapılabilecek geniş kaldırımları. Şehirde, keyifli keyifli yürümek, şehri yaşayabilmek iyice zorlaştırılmıştır.
Musluğu her açtığınızda, sarıyla kahverengi arası, kötü kokulu bir suyun musluğunuzdan akmasını beklemek zorunda kalırsınız Ankara’da.
Akay, Kuğulu, Mithatpaşa, Sıhhiye gibi mimarlık harikası! kavşaklarla şehrin altı üstüne getirilmiştir. Plansız, programsız, hatalı, insanı bezdiren kavşaklar, şehrin ruhuna tecavüz etmiştir.
Ankara’nın çok çirkin mimari yapıları vardır. Şehrin bir mimari kimliği yoktur. Herkes, kafasına göre, büyük zevksizlik örnekleri sergileyerek binalar diker. Buna, "Dur, sen ne yapıyorsun" diyen de çıkmaz.
Sahip olduğu birkaç tarihi eser bile iyi bir şekilde korunamamış ve turizm açısından ülkemizin en fakir şehirlerinden birisi olmuştur Ankara.
Eğer dayınız, adamınız yoksa, enseniz kalın değilse, Ankara’nın öyle sıkıcı ve yavaş işleyen bir bürokrasisi vardır ki, sizi canınızdan bezdirir.
Şehrin muhtelif yerlerinde, sanat değeri taşıyan heykellerin yerini, sanatsal hiçbir değeri olmayan alçıdan dökme keçiler almıştır.
Yüksek demir parmaklıklarla çevrili gri binalar, siyah arabalar ve lacivert takım elbiseli insanların sayısı, sinir bozacak kadar çoktur Ankara'da.