Çocukluğumdan beri başım gerçekten sıkışmadıkça ilaç almaktan hoşlanmam.
Kendimi bildim bileli ağrı dediğin dişini sıkınca geçer, ateş dediğin düşer, burun silmekle kopmaz, bir iki öksürükle boğulunmaz diye düşünür; ufak tefek hastalıkları yatıp dinlenerek ve anneanne reçetesi birkaç ot çayı
demleyerek geçiştiririm. Kısa bir süre
öncesine kadar yılda aldığım ilaç adedi bir elin parmaklarını geçmezdi.
Ama şimdi öyle mi?
Her gün bir iki tanesini yutmadan güne başlamak ne mümkün!
Yanlış anlaşılmasın, hálá hapşırınca ilaca yapışanlardan değilim ama o küçük renkli meretler başka kisve altında da olsa hayatıma girdiler.
Vitaminler... Biliyorsunuz devir artık hastalanmama, yaşlanmama devri. Çağ, sağlıklı yaşam çağı. İnsanlar yaşam kalitelerini düşürmeden mümkün olduğunca uzun yaşamak ve ölürken yirmi beşinde görünmek istiyorlar. Diyetisyenlerin bekleme listesine yazılmak için çırpınmaları, yediklerine içtiklerine dikkat kesilip kalori hesabı yapmaları, spor salonlarını doldurmaları bundan. Her mahallede bir güzellik enstitüsünün açılması ve lebalep dolması bundan. Gençlik aşısı olduğuna inandıkları hapları avuç avuç yutmaları da bundan...
Bilerek, doktor tavsiyesi üzerine alınan hiçbir hapa, yapılan hiçbir spora karşı değilim ama çoğu kez kazın ayağı böyle değil. Sağlıklı yaşam uğruna sağlığından olan az buz insan yok. Kulaktan dolma bilgilerle hareket eden milyonlara bol kazanç uğruna olmadık tavsiyelerde bulunan şarlatanlar da eklenince ortaya korkutucu bir tablo çıkıyor.
Bundan on beş yıl önce doktorum her sabah almam gereken vitamin listesini elime tutuşturup onlarla iyi geçinmemi çünkü her biri parmak boğumu tombul güzellerin bana ömür boyu eşlik edeceklerini söylediğinde ilaç sevmez biri olarak hemen itiraz ettim. İç çekip açıklamaya koyuldu:
Sigara içiyordum, C vitamini elzemdi. Yaşlanınca kemiklerimin un ufak olmasını istemiyorsam kalsiyum almalıydım. Bırakın dengeli olmasını, neredeyse beslenmekten aciz yaşadığım için mülti vitamin şarttı. Önerdikleri öyle her köşe başında bulunmadığı için hangi eczaneye gitmem gerektiğini de söyledikten sonra, başka soru sormama izin vermeden başından savdı.
AKLIM KARIŞTI HEPSİNİ BIRAKTIM
C’ye aklım yatmıştı. Aldım. Mülti de olabilirdi. Onu da aldım. Kalsiyumu denemedim bile.
Ama sonra vitaminler yavaş yavaş hayatıma girdi.
Hangisi nasıl çözünür, zaman salınımlı mıdır, vücuttan nasıl atılır, kaç gün süreyle alınmalıdır gibi temel bilgileri öğrendim. Ben işin abc’siyle ile uğraşırken, sağlıklı yaşam furyası, anavatanı Amerika’dan kalkıp buralara geldi. Bir zamanlar ancak parmakla gösterilen eczanelerde satılan vitaminler kolayca bulunur oldu.
Ama o kadar çeşitlenip o kadar çoğaldılar, dallanıp budaklandılar ki gene aklım karıştı. Sevgilim C ve yeni göz ağrım Omega dışında hepsini bıraktım.
Geçenlerde üç gençle, Türkiye’ye yaklaşık on yıl önce giren ve şu anda 28 şubeye ulaşan GNC’nin genç yöneticileri ile buluştuğumda, niyetim yemek yemekten çok, aklımı karıştıran meselenin aslını astarını öğrenmekti.
Onlara ‘Hapı yutmamak için hap yutmak elzem midir’ diye soracaktım.
Yutacaksak neleri yutacağımızı saydıracaktım.
İlk soruya güldüler, ikincisi için uzun bir liste verdiler.
ÜRÜNLERİNİ ÇOCUĞU GİBİ SEVEN EKİP
Sitare Baras GNC’nin Satış Pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı. Zeynep Alaybeyi, Kurumsal İletişim Müdürü. Engin Acemoğlu ise Marmara Bölge sorumlusu.
Her üçü de parlak üniversitelerden mezun, her üçü de GNC’de çalışmadan önce ünlü şirketlerde çalışmışlar.
Engin Acemoğlu gıda mühendisi. Sattıkları ürünlere aşkla bağlı. Her birini çocuğunu sever gibi seviyor. Lafa, ‘Sağlıklı beslenen insanların vitamin desteğine ihtiyaçları yoktur’ diye başladı ama cümlesini ‘Günümüzde sağlıklı ve dengeli beslenmek neredeyse imkansız’ diye bağladı.
Sabah kahvaltısı, ara öğün, öğle yemeği, gene ara öğün, akşam, gece yatarken şu şu şu tüketiliyorsa hiçbir sorun olmadığını, ancak bunun da gençlikte geçerli olduğunu, ilerleyen yaşlarda vücudun istenildiği kadar dengeli beslenilsin, desteğe ihtiyaç duyduğunu anlattı. Hiçbir vitaminin kesintisiz alınmamasını, kür yapılması gerektiğini söyledi. İki ay kullanımdan sonra en az on beş gün ara vermenin doğru olduğunu belirtti.
BENİM LİSTEM BİRAZ KABARIK
Engin Acemoğlu sigara içenler, alkol kullananlar, diyet yapanlar, stresle boğuşanlar, uykusuzluk çekenler, enerji yoksunları, saçları dökülenler, tırnakları incelenler, hafıza sorunu yaşayanlar ve spor yapanların kullanması gereken vitaminlerin adlarını verdi. Bu listeyi gönül rahatlığı ile yayınlayabileceğimi söyledi.
Beni dinledikten, yaşımı başımı yaşama biçimimi öğrendikten sonra şu listeyi verdi: Sigara içtiğim için her gün 1000’lik Ester C. Alkol tükettiğim için bir ay süreyle yabani enginar hapı, Milk thistle. Yaş durumundan kalsiyum, magnezyum, çinko içeren mülti vitamin. Çok balık tüketmediğim dönemler için bir ay süreyle Omega 3. İki ay alıp, on beş gün ara vereceğim Antioksidan ve Coenzim Q10. Bir de dıdıdınnn... zayıflamak için yemeklerden kırk beş dakika önce iki adet yutacağım Chitosan!