Paylaş
Amerika’da 1986 yılından beri faaliyet gösteren Uluslararası Otelcilik ve Ağırlama Akademisi AHA’nın İstanbul kampusü olarak açılan USLA (Uluslararası Servis ve Lezzet Akademisi) sekiz katlı bir binada hem Amerika’daki okulun sertifikasını hem de Milli Eğitim Bakanlığı onaylı diploma veren bir eğitim kurumu. Lokantası okulun giriş katının önünde geniş bir terası olan elli kişilik bir mekân. Açık bir mutfak, tezgâh arkasında güler yüzlü üç genç kadın, serviste atom karınca gençler... Masalar çevrede çalışanlar tarafından zaptedilmiş. Yer bulma derdim yok, önlemimi alıp gitmeden aradığım için sağ olsunlar bana yer ayırmışlar. Fakat elimi çabuk tutmazsam aç kalma derdim olabilir çünkü burada sadece ‘Günün Yemeği’ çıkıyor ve bekleyenlerin sayısı artıyor.
Okulun kurucu ortaklarından Kutlu ve Müjen Ağaoğlu ile birlikte terasın önündeki masaya oturuyorum. Pırıl pırıl bir gencin getirip önüme bıraktığı bilgisayar çıktısı mönüde (Yemekler her gün değiştiği için mönü bastırılmıyor) dört çeşit salata, tandırlı burger, havuçlu pırasalı kiş,fırında mücver ile dört çeşit tatlı seçeneği var.Tandırlı burger? “Hiç denemedim, sırasıdır” deyip bir burger ve salata ısmarlıyorum. Kutlu ile Müjen’in bu işe girişmeden önce otellere eğitim veren bir firmaları olduğunu, otellerden tutun lokantalara hizmet sektöründe yer alan kuruluşların hemen tümünün şikayetinin eleman bulma sıkıntısı olduğunu bildikleri için Usla macerasına kalkıştıklarını; ilk hedeflerinin elbette Usla’yı daha tanınır ve güvenilir kılmak olsa da ileride genişlemek ve farklı şehirlerde yeni okullar açmayı düşündüklerini, bunu sadece kâr getiren bir iş olarak değil ülkeye yapılan bir hizmet olarak da gördüklerini öğreniyorum.
İYİ YEMEĞİ NEDEN İYİ SERVİS EDEMİYORUZ?
Bu arada tandırlı burgerim geliyor. Başarılı. Kahvelerle birlikte okulun genç şefi Osman Bahadır da katılıyor aramıza. Amerika’da okumuş, uzmanlığı Hint Mutfağı olan genç şef de Müjen ve Kutlu gibi düşünüyor: “Türkiye eninde sonunda irili ufaklı pek çok lokantada ‘iyi’ yemek yenilen bir ülke ancak bizim derdimiz ‘iyi’ yemeği ‘iyi’ servis edemeyişimiz” diyor. Bir kebapçı, bir balıkçı ya da bir aşevinde mükemmel bir kebap, harika bir lüfer, enfes bir beğendi yiyebilirsiniz ama ne yazık ki yemekler için sıraladığımız bu ünlemli sıfatları servis söz konusu olduğunda söyleyemezsiniz. Bunun nedeni bizde aşçılığın bir meslek, servis elemanlığının geçim derdinden ötürü lütfen yapılan geçici bir meslek olarak görülmesidir. Oysa Türkiye’de sadece İstanbul’da değil, tüm şehirlerindeki ‘en iyi’ lokantalar uzun yıllardır değişmeyen lezzetleri kadar uzun yıllardır değişmeyen servis elemanları sayesinde bu payeyi almışlardır.
Son söz olarak şunu söylemeliyim:
Kutlu ve Müjen gibi şevkle çalışan ve elini taşın, altına koymaktan çekinmeyen gençler olduğu sürece biliyorum ki herkes kazanır. Tüketici olan bizler de,sektör de, memleket de...
Paylaş