- Aşkım sana layık değil ama evlenince eksikleri tamamlarız artık. - E neden şimdi tamamlamıyoruz? - Zamanla olur, anlamında söyledim. - Öyle mi? Zamanla? Evlenmeden olmaz diyorsun. - Ne evlenmeden olmaz? - Şimdi biraz gözünü boyayayım, “evlilik evlilik” diye iki tane dandik koltuk atayım, ondan sonrası Allah kerim yani. “Olmadı, anlaşamadık der, yüzüğü atarım, sonra gelsin sıradaki” diyorsun - Hoppaala. Ayaküstü nasıl yazdın bu hasta senaryoyu iki dakikada. Hem az önce bayılmıştın hani? Şimdi dandik mi oldu koltuklar, psikopata bağladın. - Sensin psikopat. Bütün planlarını bozdum tabii değil mi? - Ne planı? - Beni kullanıp başından atma planı. - Niye kullanayım ben seni, ihtiyacım mı var? - Ha yani çoktan kötü emellerime ulaştım diyorsun. - Ne kötü emeli ya! Birlikte bir hayat kurmayı düşünen iki yetişkin insanın birlikte olmasından daha doğal ne var Serap, hangi çağdan geldin yaaa. - Senin gibi bir mamutla birlikte olduğuma göre farklı çağlardan geldiğimiz kesin - Yok, yok bu arıza halin korkuttu beni, aslında iyi de oldu gerçek yüzünü görmem açısından. - Tabii hoşuna gitmedi değil mi gerçekler! Ondan bu öfken! Yalan mı? 4 yıldır evleneceğiz diye oyalamıyor musun beni. - Delirme, mastır bitsin, işleri yoluna koyalım diye karar almadık mı beraber? Yok efendim kötü emellerime alet... - Oooo bakıyorum kötü emel isim tamlamasını çok sevdin, kullanıp duruyorsun, sana uygunluğu bir yana, mazini de hatırlatıyor tabii. - Mazim mi? Ne alakası var mazimle? - Senin şu böceğe benzeyen sevgilin... - Hangisi? - Bilmem liste kabarık sen seç artık, sonuncusu, seni boynuzlayan - Emel mi? - Hah bak böceğe benzeyen deyince hemen hatırladın. - Sonuncusu deyince hatırladım. - Neyse o böcek arıyor mu seni? - Allahım delireceğim, böcek deme onun hakkında, ayrıca o beni boynuzlamadı, ben.. - Benden sonra çıtan hayli yükseldiğine göre böcek kelimesi hafif kalır haklısın solucan diyelim… Ayrıca o değil sen boynuzlamıştın doğru bak hatırlatman iyi oldu. - Saygısızlaşma! Ben onu kıskançlığından terk ettim biliyorsun, ayrıca madem boynuzlamak kelimesinde ısrar ediyorsun onu boynuzladığım insan sendin. Belim kırılsaydı da yapmasaydım, yakışıyor mu şu çirkef tavırlar, beğenmediğin Emel bile. - Evet, evet söyle Emel BİLE BİLE yani O’nun benden üstün olduğunu ima ediyorsun. - Hayır, öyle bir şey ima etmedim. Ama O bile beni senden kıskanırken, haklı olmasına rağmen böyle iğrençleşmemişti. - Birincisi iğrenç olan sensin. İkincisi kız malını tanıyormuş işte, benim gibi salak değilmiş. - Salak malak ama malı götüren de sen oldun. - Haaahaayt sen buna mal mı diyorsun? - Bakıyorum kategorize edecek kadar tecrübelisin. - Terbiyesiz, şuna en azından senin sonunculuğu alacak olduğunu bilecek kadar tecrübeliyim diyelim. - Tamam, pes ediyorum, pes. Birbirimizi daha fazla yıpratmayalım istersen. Bu konuşma burada bitmiştir. Allah korudu da o imzayı atmadım bugüne kadar. - Şimdi böyle olduk değil mi, hani sonsuza dek sürecek mutlu evliliğimize ne oldu? - Yok, bizimki olsa olsa her anlamda bedelli evlilik olurdu. En fazla 6 ay. - Yani? - Yani ayrılmak istiyorum - İstemek başarmanın yarısıdır. - Rica ederim bu başarı sana ait. GÜÜMMMMM !!!!!! E ne oldu şimdi, ayrıldılar mı, neden kesip attı Ferzane burayı diyenler için; Evet diyalog burada bitti. Modern çağ artık böyle... Bir anda başlayıp bir anda bitiveriyor her şey. İlişkiler, evlilikler, yüz yıllık dostluklar bile pamuk ipliğinin ucunda. Bıçakla kesilmiş gibi bitiveriyor bir anda... Bıçakla kesi............