OLMANIZ gereken yeri ya da nereye ait olduğunu düşünür müsünüz siz de bazen?
Küçük bir çocukken bu duyguyu çok sık yaşardım ben. Sanki başka bir yerde doğmuş olsam daha mutlu bir çocuk olacağıma, daha çok sevileceğime, kendimin ve yeteneklerimin daha fazla takdir göreceğine ve keşfedileceğine inanmıştım o çocuk aklımla. Dünyanın burdan çok uzak bir ülkesinde benimle oyun oynamak için sabırsızlanan maceracı, özgür arkadaşlarım bekliyordu beni. Sevmek için can atan bir aile, saatlerce tepesinde asılı kalacağım meyve ağaçları, parklar o uzak ülkedeydi... “Bizim çocuğumuz değilsin aslında seni sütçüden aldık” diye yapılan şakalara ağlayan tüm çocukların aksine ben “İşte bu!” derdim “Biliyordum, biliyordum” diye sevinç çığlıkları atardım insanların şaşkın, sitemkar bakışlarında. Ya da işi iyice abartıp, ailemin beni karşısına alarak “Artık gerçeği açıklamanın zamanı geldi, sen aslınd...” diye başlayan konuşmalar yapacağını hayal ederdim. Aslında olmayan o ülkeye, arkadaşlara, aileye özlem duyardım. Büyüdüğüm bir yere ait olmanın nasıl bir duygu olduğunu bir gün hissedeceğime inanarak. Tuhaf şekilde tam anlamıyla hissedemedim. Ama ne olduğunu öğrendim. Kapattığınız kapının ardındadır ait olduğunuz yer... Ya da değildir, asla olmamanız gereken yerdir. Bunu nerden bileceksiniz ama haklısınız. Açılan kapıdan adımınızı attıktan sonra, kapıyı kapatana kadar geçen sürede... Bulabilirsiniz, gerçekten hissedebilirsiniz orada olup olmamanız gerektiğini... Eğer dünyanın tüm kötülükleri demirden bir kale kapısına çarparak geride kalmış gibi hissettiriyorsa, adımınızı attığınız o yer, sizin ait olduğunuz yerdir. Dünyanın en güvenli en huzurlu yeridir sırtınızı dayadığınız o kapı... İçinizi sıkıntıya bulanmış bir kasvet, kaçıp gitme duygusu sarıyorsa olmanız gereken en son yer bile değildir o dayandığınız kapı. Kapalı kapılar ardına sırtınızı dayamanız yeterlidir bunu anlamak için.
DEKOLTE GİYENE TECAVÜZ CAİZ MİDİR HOCAM?
“Tecavüz hakkımız söke söke alırız” diye resmi ağızdan bir açıklama yapılsa şaşırmayacağım artık. Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün sözünü hatırlatan olağanüstü akıllı beyan Selçuk Üniversitesi İlahiyat Bölüm Başkanı Prof. Orhan Çeker’den geldi. “Dekolte giyene tecavüz ederler!” İtiraf edeyim ilk duyduğumda Hıncal Uluç söyledi diye düşünmüştüm mahcup oldum. Bunu söyleyen bir profesör ve ne yazık ki insan yetiştiriyor bu kimliğiyle. Genel yargılamalar öznel dışavurumlardır. Bu beynin açıklamasını, “Din hocasıdır, icazet veriyor demek ki dekolteliye tecavüze” şeklinde algılayan binlerce cahili kim zapteder, insanları suça azmettiren bu cümlenin sahibi nasıl iyileştirilebilir bilmiyorum ama kendisi hakkında suç duyurusunda bulunuyorum ben.