Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun...” Eve kahve içmeye gelen arkadaşım Dodo’yla, üç saattir bu şarkıyı dinliyoruz. Neden? Deli miyiz? “Anmasınlar adını, candan anan dudaklar...” Hayır. “Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun” Deli olan, aşk acısından çıldırmış halde bütün mahalleyi bu gürültüyle ayağa kaldıran adam... “Annen bile okşasa, benim bağrım taş olur...” Dodo iç geçiriyor. “Bak ne aşklar var kızım, annesinden bile kıskanıyor. Biz de işten yorgun argın gelip, akşama ne yemek beğendireceğiz diye düşünüyoruz kara kara burada”. “Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın...” Ters ters bakıyorum Dodo’ya. Siniyor... “Ben gayet memnunum Dodocum, böyle beddua etmektense yemek pişirmeyi tercih ederim” “Aman! Yemek pişirirmiş! Aşk yok, heyecan yok...” “Nerden biliyorsun aşk olmadığını. Bir kere ben o kapıyı hayat arkadaşıma açtığımda titriyorum biliyor musun” “Hadi canım titriyormuş, iki sene oldu siz evleneli, titriyorsan panik atağındandır kesin” “Dodo, vallahi titriyorum inanmayacaksın. Sarılıyorum, yetmiyor. Kokusunu özlüyorum bütün gün. Başımı boynuna yaslayıp kokusunu çekiyorum içime kapıyı açtığımda” “Hadi be, inanmıyorum, kokusunu çekmek falan çok banal kızııım” “Ha anladım, adam vurup kıracak ki romantik olsun ,aşk olsun. Biz koklayınca banal...” * * * İntizar aşk acısıyla yazılmış olan belki de en masum şarkılardan… En azından şu şarkıları duyunca insan öyle olduğunu düşünüyor… Allah belanı versin, Allah seni kahretsin, Ya benimsin ya ölüsün –ya toprağın kelimesi yerine alternatif bir yaratıcı kelime seçilmiş - sen de benle kahrol ... İçimdeki nefreti kimse alamaz İsterse ölüm gelsin Hala seviyorum seni Allah belânı versin Nasıl yani? Hadi canım aşk ve nefret ikiz kardeş falan değildir. Beni korkutan ve ürküten bu tip şarkılar duyduğumda, şarkıyı kendinden geçmiş defalarca dinleyenin, aşktan beslenen! nefretle, gidip sevdiğini vurma ihtimalinin hiç küçümsenmeyecek kadar büyük olduğunu bilirim. Aşk maskesiyle sahneye çıkan bu eylemin adı sadece ilkelliktir çünkü. Bu haberi üçüncü sayfadan okuyup “Vay beee, adam -ya da kadın- nasıl tutkuyla sevmiş” diye alkış tutan da vardır emin olun. Bu vahşeti dramatik bir müzikle süsleyip “Hazin aşkın sonu” diye haber yapmaya meraklı rating sırtlanları da... * * * Aşk, adı nefretle yan yana anılacak en son kelimedir. Biri gerçekten var ise öbürü aynı yerde yoktur. Gerçek aşktan bahsediyorum. Oscar Wilde, hapishanede tanıştığı, sevgilisini öldüren Thomas Wooldridge’in idamından etkilenerek “Herkes sevdiğini öldürür” demiş. Nasıl? “Kin dolu bakışlarıyla ya da okşayıcı bir sözle...” Hatta canınız çok yanarsa içinizdeki her şey kendiliğinden ölebilir ki sizin bir çaba harcamanıza gerek kalmaz. “Korkak bir öpücükle...” İlle de kan döküp bir ardında bir iz bırakmak isteyenler için de bunun aslında daha kanlı, can yakan ama temiz bir final olduğunu söyleyeyim. Doğrudur, herkes sevdiğini gün gelir öldürebilir … Bu ihtimal hepimizin hayatında var maalesef. Bir gün birini öldürmek geçerse aklınızdan, sevdiğiniz birini... –ki dilerim olmaz- Aklınızdan geçen cinayet dilerim böyle olur: Ama gene de herkes sevdiğini öldürür, Bu böylece biline, Kimi bunu kin dolu bakışlarıyla yapar, Kimi de okşayıcı bir söz ile öldürür. Korkak... Bir öpücükle...