Haklısınız demeden...

Bilimsel bir deneyde iki denekten birisiniz.

Haberin Devamı

Denetmeniniz size, deneyin amacının, cezalandırmanın öğrenme üzerindeki etkisi olduğunu söylüyor
Ceza aracınız da elinizin altındaki elektrik voltajı.
Denetmen, bilinmeyen her soru karşılığında yükseltmenizi söylüyor voltajı.
Kaç volta kadar yükseltirsiniz elektriği ceza verdiğinizde, nereye kadar uygularsınız elektrik şokunu?
Gerçekte  bu deneyde  sizden gizlenen niyet, otorite mekanizmalarıyla birlikte yaşayan insanların nasıl birer canavara dönüşebilecekleri.
Düşünmek yerine sorgulamadan kendini otoriteye teslim eden insan vicdanının da, otorite karşısında nasıl yok olabileceğini gösteren bu deneyin sonucunda, ruh sağlıkları gayet yerinde olan 40 denekten 24’ü, bilinmeyen her soruyla, öğrenci rolündeki deneğe( ki bu denek aslında durumdan haberdar bir oyuncuydu ve elektrik şoku almış gibi sesler çıkarıyordu) 15 volttan  450 volta kadar elektrik verdi.
Deney, başka ülkelerde, farklı deneklerle  tekrarlandı, sonuç aynıydı.
Ancak denetmenin odadan çıktığı, deneğin cezalandırdığı insanla aynı odada bulunduğu durumlarda ya da aslında  diğer denek gibi görünen  asistanın  şok vermeye devam etmeyi reddettiği durumda ise  itaat oranı yüzde 10’a kadar düştü.
Tek kişinin itirazı dahi deneyin sonucunu tamamen değiştiriyordu...
1963’de yapılan Milgram’ın otorite ve  itaat deneyi oldukça sarsıcı ancak pek çok eleştiri de almış bir sosyal psikoloji deneyi..
Peki nereden çıktı bu Milgram deneyi derseniz;
 ‘özür dilerim’ , ‘teşekkür ederim’ ve  ‘haklısınız’
Milli Eğitim Bakanı’nın yeni eğitim öğretim yılının ilk zilini çalarken hem öğretmenlerin kullanmasını hem de öğrencilerine öğretmelerini istediği üç söz ve davranış...
Özür ve teşekkür kelimelerini  oldukça az kullanıyoruz.
Öz eleştiri ile emeğe saygı kavramları küçük yaşlardan itibaren  içselleştirilmesi için  yaşama geçirilmesi gereken takdir edilecek erdemler ve  iki sihirli değnek ...
Buraya kadar sorun yok.
Ancak ‘haklısınız ‘ kelimesi bana  sadece otoriteye koşulsuz itaati  çağrıştırdı.
Geleneksel itaatin dışında  bir de öğretilmiş  itaatin  öğrencilerin hayatında uygulanmaya başlanması ne kadar doğru?
Anneye, babaya, devlet babaya, kocaya  koşulsuz itaat etmeyi çocukken öğrendiğimiz geleneksel itaate bir de otoriteye koşulsuz itaati eklemenin kime, ne yararı olacak ?
Sorgusuz sualsiz, düşünmeden itaat etmeyi öğrenen çocuklar, bitkisel hayata girmiş insan beyninden farklı bir gelişim mi gösterecek? Bu ortamda büyüyen çocuğun ruh  sağlığı nasıl olacak?
Sayın bakanın bu çağrısına Haklısınız demeden önce düşünüyorum...

Yazarın Tüm Yazıları