KARŞI çıkanların “ Hangi yuzy..., insan hakl..., seriat geli...” diye çığlıklar attığı yasa teklifi tartışılıyor.
Teklif şöyle; “(7) türk ceza kanununun 102 nci maddesinde tanımlanan cinsel saldırı suçundan, 103 üncü maddesinde tanımlanan çocukların cinsel istismarı suçundan veya 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun nitelikli hâlinden hapis cezasına mahkum olanlar, cezanın infazı sırasında ve koşullu salıverildikleri takdirde, denetim süresi içinde; a) testosteron etkisini önemli ölçüde azaltıcı tedaviye tabi tutulabilirler, b) tedavi amaçlı programlara katılmakla yükümlü kılınabilirler, c) suçun mağdurunun oturduğu ve çalıştığı yerleşim bölgesi dışında başka bir yerde ikamet etmekle yükümlü kılınabilirler.” Evet fikriniz? Tecavüzden bahsediyoruz bakın... Birden fazla kez aynı suçu isleyen ve bunu yaşam şekline dönüştüren bu çeşit organizmayı siz nasıl ıslah edersiniz? Bu kisilerin bahsedilen yöntemle hadım edilmesi topluma ne kaybettirir? Kimsenin satırla bir yerinin kesildiği falan yok, üreme yeteneği ortadan kaldırılmıyor, sadece belirli bir süre servis dışı bırakılıyor çok kıymetli suç aleti. Nedir bu koparılan yaygara ? Erkeklerin kadın ve çocuklara karşı işledikleri taciz, tecavüz gibi cinsel suçlar son derece yaygın bu ülkede. Her 10 kadından 4’ü cinsel şiddet de dahil olmak üzere erkeklerin şiddetine maruz kalıyor, her 5 çocuktan 1’inin istismar gördüğü düşünülüyor. Önce tedavi edin toplumu, ensesti, çürümüş gelenekleri, tabuları, adaleti, kokuşmuş ahlakı sorgulayın, cinsel devrim yapın ki sağlıklı bireyler yetişsin diyenlere sonsuz destek veriyorum. İyi de bunun için hadi şimdi desek 50 yıl geçecek sağlıklı nesillerin yetişmesi için. O 50 yıllık sürede mahvolacak hayatların sorumluluğunu alabiliyor musunuz siz ?
Bu insansıların haklarını olduğu kadar korkunç travmalar yaşayan mağdurların haklarını savunsanız bir de. Bu adamların aynı şeyi yeniden yapacağını bile bile önleyici bir tedaviye karşı çıkmak hangi akla, vicdana sığar ? Küçük çocukların çığlıklarından daha mı önemlidir bu adamların kontrol altına alınması? Klavye başında adalet dağıtan sözde insan hakları savunucusu beyinler, teklifi savunanları nasıl yaftalayacaklarını düşüneceklerine bir çözüm üretsinler bakalım biz de tartışalım. Ha bu arada dilerim düşündükleri süre içersinde de kendileri ya da yakınları bir tecavüz olayına maruz kalmazlar.
Bugün 14 Şubat elbette unutmadım
14 Şubat öykü günü... Mahalle baskısıyla da olsa aşka dair de yazmak isterdim ama kalpli yastıklar, ayıcıklar ve kokmayan güllerle dolu vıcık vıcık sevgi sözcüklerinin tüketildiği günler benim harcım değil. Bugün için size çok kısa bir öykü... Ünlü bir sanat merkezinde gezen bir adam çok değerli bir tablonun önünde durur ve tabloyu kendisi için çok değerli birine almak istediğini söyler... tabloyu yapan ressam adama tablonun fiyatını söyler... Adam ise bütün yıl boyunca çalışarak biriktirdiği paraları cebinden çıkarır ve masaya koyar... Tüm servetini... başka parası yoktur... Ressam gülümser, parayı alır ve resmi herkesin şaşkın bakışları arasında paket yapıp adama teslim eder...Yaptığı bu çılgınlığın nedenini soran arkadaşlarına döner “ evet bu resme milyonlarını verecek birçok insan bulabilirdim ama tüm servetini verecek birini bulmam imkansızdı “ der... Tanık olanınız var mı çevrenizde gerçek sevgiye ya da bunu gerçekten yaşayan ? Sizin için hayatındaki en değerli şeyleri düşünmeden verecek kimseniz varsa ne mutlu size... Sıkı sıkı tutunun O’na... Herkesin yalnızca bir hakkı varmış ? bulabilirse- bu dünyada...