Alışmak

NE kadar küçük şeyler için ağlardık...

Bir tutam saç, bir oyuncak araba, bir bebek...
Şimdi büyüdük...
Çok büyük olaylar bile ağlatmıyor bizi
Ölümler, iflaslar, savaşlar...
Şimdi daha mı güçlüyüz, yoksa daha mı alışkın?
Hayatı öğrenmek.
Alışmak mı acaba?...
¡ ¡ ¡
Okumuşsunuzdur siz de belki bu satırları.
Saçları kesilirken, gözleri dolmuş, ağlamak üzere olan bir çocuğun fotoğrafının üstünde okumuştum ben bunu.
Şaşkınlık duyduğum, tepki verdiğim her olay karşısında bu cümleler gelir aklıma...
Hala şaşırabildiğim için mutlu olurum. Alışmadığım için, sevinirim, hala hayatı öğrenen yetişkinlerin dünyasına katılmadığım için.
Alışmak, anahtarını, kendi elinizle beyninizin en ulaşılmaz yerlerine attığınız dünyadaki en sağlam prangadır.
Rahatsız olduğunuz ortama, hoşlanmadığınız duruma, sizi mutsuz eden insana, nefret ettiğiniz işe görünmez bağlarla bağlar sizi.
Alışarak, bütün yaşamınızı yapmayı istemediğiniz şeyleri yaparak geçirir ve bahaneler bulursunuz yapmak isteyip de yapamadıklarınız için.
Alışarak, beş para etmez televizyon programlarını izlemeye devam eder, bir süre sonra zevk almaya başlarsınız.
Alışarak, size reva görülen her kötü davranışı zamanla normal karşılamaya başlarsınız.
Alışarak, hayal bile edemeyeceğiniz şekilde işlenmiş cinayetleri okurken ya da seyrederken akşam yemeğinizi yemeye devam eder, en fazla “Tuzu uzatır mısın” dersiniz.
Gördüğünüz halde görmezden geldiğiniz, duyduğunuz ama duymazdan geldiğiniz, konuşabileceğiniz halde sustuğunuz şeyler alışmanın ilk safhalarıdır.
Cansızlaştırır...
¡ ¡ ¡
Alışarak uyuşturursunuz kendinizi, tepki vermediğiniz olay size acı vermesin diye alışmayı seçersiniz.
Çaresizlik ya da acizliğinizin altında ezilip kalmayasınız diye alışmaya çalışırsınız.
Alışan ot içmiş gibidir ya da otun kendisi gibi...
Caddede emekleyerek yolun ortasında gezinen bir çocuğun yanından arabayla öylece geçersiniz...
Kalp krizi geçirip ölen bir adamın cesedi morga götürülmek üzere ambulansı beklerken siz yanıbaşında simit?peynirinizi yersiniz. Çayınızı geciktiren garsona kızarsınız içinizden.
Yanıbaşınızda parasını çekerken gasp edilen adamı öylece izleyerek geçersiniz.
Dövülen, taciz edilen, kaçırılan insanları da izlersiniz...
Hırsızlara alışırsınız bir süre sonra, katillere, rüşvet verene, alana, içler acısı halinize...
Alışmışsınızdır.
Ve tebrikler büyümüşsünüzdür...
Yazarın Tüm Yazıları