Çok çocuklu ailelerde kardeşler arası ilişki, çocukların rekabeti, işbirliğini ve uzlaşmayı öğrendikleri yerdir. Çatışmaların içeriği, genellikle pek çok kültürde benzer özellikler gösterir.
Kardeş kıskançlığının en kötü sonucu, çocuklardan birinin ya da hepsinin ciddi ve kalıcı bir hasar almasıdır. Bu mücadelenin uygun şartlarda çocuklar için önemli kazanımları vardır. En önemlisi bu ortaklıkta ortaya çıkan sorunlarla baş ederken çocuklar kendilerini ifade etmeyi, savunmayı, fedakarlık yapmayı ve paylaşmayı öğrenirler.
Aralarındaki çatışmada en baskın duygu öfkedir. Öfke doğal ve beklenen bir duygu olduğundan, anne ve babanın görevi bu duygunun yıkıcı, kırıcı olmayan bir şekilde açığa çıkmasını sağlamaktır. Öfke hiçbir zaman yok olmaz, eğer açığa çıkmasına izin verilmezse, saldırganlık ya da suçluluk duygusu gibi birçok duygusal sorun şeklinde kendini gösterir.
Çocuğunuz kardeşi ile ilgili olumsuz duygularını ifade ettiği zaman onu görmezden gelmek yerine, duygularını anladığınızı çocuğunuza kendi cümlelerinizle, "Şu anda görüyorum ki kardeşinin bağırması seni oldukça rahatsız ediyor" diye yansıtmaya özen gösterin. Benzer bir şekilde, aslında var olmayan ama onun hayalini kurabileceği veya olmasını istediği bir durumu da "Bazen kardeşinin buradan çok uzaklara gitmesini isterdin" ya da "Kardeşin senden özür dilese çok mutlu olabilirdin" gibi hayal ürünü cümlelerle dile getirin.
Çocuğunuzu kardeşini incitecek davranışlardan kaçınması konusunda uyarın. Öfke duygusunu güvenli bir biçimde gösterebileceğini çocuğunuza anlatın. Gerekirse o anda çocuğunuzun duygu ve düşüncelerini, sebebini de belirterek onun yerine ifade edin ve onun da aynı biçimde kardeşine aktarmasını isteyin. (Örneğin: "Ali, evde sürekli bağırarak konuşman beni çok rahatsız ediyor, ders çalışmamı engelliyor. Lütfen biraz alçak sesle konuşur musun?")
Ailenin, çocuklar arasında çıkan çatışmada saldırgan davranan çocuk yerine o anda mağdur duruma düşmüş çocuğun acısına odaklanması gerekmektedir. Saldırgan davranan çocuğun duygularını daha farklı ifade etmesi gerektiği söylenmeli, fakat ilgi mağdur çocuk üzerinde olmalıdır.
Anne-babalara bazı öneriler
Uygun olmayan kıyaslamalar yapmak yerine, problemi tanımlayın. Örnek: "Kardeşin her gün servise zamanında hazırlanıyor, fakat sen hiçbir zaman yetişemiyorsun" demek yerine, "Geceleri çok geç yattığın zamanlarda sabahları servise geç kalıyorsun ve birkaç haftadır her gün geç yatıyorsun" demek daha olumlu olur.
Hoşunuza gitmeyen davranış biçimiyle ilgili gördüklerinizi veya hissettiklerinizi çocuğunuza yansıtın. Örneğin; "Servise sürekli geç kalman diğer arkadaşlarına ve şoföre okula zamanında yetişmek konusunda engel oluyor ve bu durumda birçok kişi zor durumda kalıyor. Ayrıca ben de işe gitmek için evden daha geç bir saatte çıkıyorum ve bu durum hoşuma gitmiyor" şeklinde bir ifade, hem açıklayıcı olması hem de çocuğun kendi davranışlarının diğer insanlar üzerindeki etkilerini görüp empati kurabilmesi açısından önemlidir.
Bir yiyeceği ya da eşyayı kardeşler arasında eşit paylaştırma konusunda kaygılanmak yerine, her çocuğun bireysel ihtiyaçlarına yönelin. Çünkü siz eşit dağıtmış olsanız bile, ufak bir boy veya renk farkı çocuğunuzun isyan etmesine sebep olabilir.
Aynı anda tüm çocuklara eşit vakit ayırmak, çocuk için yetersiz olabilir. Her çocuğunuza, onunla bireysel olarak geçirebileceğiniz zamanlar ayırın.
Kardeşler birbirleri ile çatışmaya girdiğinde, zarar veren çocuğa odaklanmak yerine canı acıyana yönelerek onun hislerine odaklanın.