Paylaş
Anne-babalar, her çocuğun şahsına münhasır olduğunu bilmeli ve buna uygun ebeveyn tutumları geliştirmelidir.
Anne-babalık sürecinde sık sık kendimizi geçmişle gelecek arasında gidip gelirken bulabiliriz. Geçmişin hesaplarını yaparken genellikle hatalarımıza, yapmak isteyip yapamadıklarımıza odaklanırız.
Günlük hayatta her tür mesleği icra etmek için belirli bir öğrenme süreci ve yeterlilik belgesi gerekir. Oysa ki anne-babalık, kendi anne-babamızdan aldığımız miraslar ile yaşamın ileriki yıllarında öğrendiklerimizi bütünleştirmeye çalıştığımız zorlu bir süreçtir.
Ebeveyn olma hakkında pek çok kaynak olmasına karşın, çoğu anne-babanın ne yapacağıyla ilgili kafa karışıklığı uzun yıllar devam eder. Aldığımız eğitim, edindiğimiz bilgi ve deneyim bizi olgunlaştırır elbette... Ama bütün bunların daha ileriki yaşlarda edinildiğini düşünürsek, o yıllara kadarki deneyimimizin referansı anne-babamızdır.
GEÇMİŞTEKİ İLİŞKİLER GELECEĞE YÖN VERİYOR
Içine doğduğumuz aileyle ilişkilerimiz, sonradan kurduğumuz ailemizde kendisini tekrar eder. Bazen bilerek bazen de farkında olmadan kendi anne-babalarımızın yansıması oluruz.
Aile terapistleri de geçmişteki insan ilişkilerinin yaşanmakta olan ilişkilerde kendini tekrarladığını savunmaktadır. Sözgelimi, aşırı ilgili annelerin genellikle kendi annelerinin ilgisiyle boğulmuş çocuklar olduklarını gözlemleriz. Bazen de annenin kendi annesi ihmalkâr ya da ilgisiz olabilir ve ilgisizlik onun karşı kutba kayarak kendi çocuğuna karşı aşırı ilgili olmasına yol açabilir.
KÜÇÜK SIYRIKLAR GÜÇ KAZANDIRIR
Ne kadar sevilirsek sevilelim, karşılanmamış ihtiyaçlarımız, gözden kaçmış duygularımız vardır. Ancak birçoğumuz, yaşamdaki bu küçük sıyrıkları bir varoluş becerisine dönüştürebiliriz.
Burada sanırım anahtar kelime “sevgi”... Eğer bir çocuk, koşulsuz sevgi ile büyütülmüş ve bunu hissedebilmişse, bireysel özelliklerinin izin verdiği oranda tüm yaşam olaylarını yeniden yorumlama ve olumlama becerisi daha fazla olur.
Bunu hep aşı ve hastalık ilişkisine benzetirim. Sağlıklı bir vücudun zayıflatılmış virüslerle büyük hastalıklara donanım kazanması gibi... Sevgi ortamındaki küçük sıyrıklar, büyük yaşam olaylarına karşı baş etme gücü kazandırır insana!
İyi bir ebeveyn olmanın anahtarı; kendi ihtiyaçlarımızla çocuklarımızın ihtiyacını ayırt etmek ve her çocuğun şahsına münhasır olduğunu bilerek buna uygun anne-
babalık tutumları geliştirmektir.
Anne-babaların çocuklarına verebilecekleri en önemli iki şeyi sembolik olarak anlatmaya çalışırsak, “kök” ve “kanat” benzetmesini kullanmamız yerinde olur. Burada kökler, çocuğa kararlı bir destek ve umursandığı duygusunun aşılanmasıdır. Kökleri geliştirmek için çocuğunuza “koşulsuz sevgi”nizi hissettirmeniz gerekir.
Kanatlar ise eğitimle, cesaretlendirmeyle ve özgür bırakmayla gelişir. Bunlar, çocuğunuzun dünyada kendi yolunu bulmasına ve kendi potansiyelini keşfetmesine yardımcı olur. Çocuğunuzun kanatlanma zamanı geldiğinde, ona sorumluluk duygusunu öğretmiş, gelişiminin belirli evrelerinde sizden uzaklaşmasına izin vermiş, kendilerine güven duyabilmelerini sağlamış olmalısınız. Sevgi, bir çocuğun köklerini geliştirmesi için kesinlikle gereklidir, ancak yeterlilik duygusunu engellememelidir.
KAYGILARIN KAYNAĞI BELKİ DE SİZSİNİZ
Bireyler ebeveyn olduklarında da içlerindeki büyümemiş çocuk bir yerlerde durur. O çocuğun ilgi isteği, yetersizlik duyguları, kaygıları, korkuları, karşılanası sevgi ihtiyacı, görünürdeki yetişkinde de var olmaya devam eder.
Çocuklarımız için kaygılandığımız, meraklandığımız, çözüm bulmaya çalıştığımız birçok durum gerçekte kimin öyküsüdür acaba? Çocuğumuzun mu yoksa içimizdeki çocuğun mu? Işte böyle bir kafa karışıklığı durumunda içinizdeki çocuğa sarılsanız bir türlü, sarılmasanız başka türlü...
ÇOCUKLARINIZA BEDEL ÖDETMEYİN
Kendini çocuklarına adayan ve bunu onlara söyleyen anne-baba, farkında olmadan çocuklarına bedel ödetmeye başlar. Çünkü çocuklar, ebeveynin yorgunluğuna ve üzüntüsüne neden olmaktan ötürü ağır suçluluk hisseder.
Anne-babaların, çocukları dışında kendilerine ait alanları da olmalıdır ve çocuğunuz zamanı gelip özgürleşmek istediğinde sizin ağırlığınızı omuzlarında taşımamalıdır.
Paylaş