Bu mümkün değilse Tanju neden forma bulamıyor? Q7 nerede? Her gelen rakibin İnönü’de baskı kuruyor olması benden başka kimsenin gücüne gitmiyor mu?
Şampiyon olmayınca anlam taşımayan şu cebimizdeki milyon dolarları birleştirip gerçekten bir ‘büyük takım’ kursak keşke. Kursağımızda kalan o şanlı Kartal aşkına Pektemek totemi yine tuttu, ama skora aldanmamak lazım.
Manuel Fernandes’in otomatik gerilim kaynağı meşhur serbest atışları da yoktu dün...
Necip golü yarattı ve geleceğin Beşiktaş’ına bir adım daha taşıdı...
Veli hep 70’lerde yoruluyor...
Hilbert’in yokluğunda Ekrem defansın sağında da Ekrem’di...
Bana “Q7 mi dönsün, Hilbert mi?” derseniz “Hilbert” derim.
Bu gençlik hareketi, gerçekte Türk Gençliği’nin Ulu Önder Atatürk’e olan sevgi ve saygısını gösterebilmesi için bir vesile olmuştur. Amacımız şudur: İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz bu “Atatürk Günü”nün tüm Türk Gençliği’ne maledilebilmesi için 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı adı altında ve her yıl yapılmasını teklif ediyorum. Kabul edilmesi halinde bu karar, Beşiktaş Kulübü’nden çok, kongrenin onuru olacaktır. Saygılarımla.”
Beşiktaş’ın kurucularından Ahmet Fetgeri Bey’in kongreye hitabından bir alıntı. Bugün yasaklanmaya çalışılan ‘19 Mayıs ATATÜRK’ü Anma Bayramı’nın fikir babası Ahmet Fetgeri Bey...
***
F.Bahçe’nin çubuklu’su kadar kutsal bir değeri... “Çubuklu’yu sırtımda değil başımda taşıyorum’’ diyen adam.. Rum bir balıkçıyla bir Türk kadınının oğlu: Türkiye’nin Lefter’i...
Adı marşlarda yaşayacak. Son golünü hayata atıp deftere vedayı yazan adam. Adına jübile düzenlenen ilk futbolcu. Beşiktaş’la yapılan jübile maçından sonra malzemeciye teslim ettiği o 10 numaralı formayı bundan sonra kim giyerse giysin arkasında hep Lefter yazacak.
***
Ahmet Fetgeri Bey ve Lefter.. Cumhuriyetin iki değeri..
Yani yöneticiler çıkıp, “Olay çıkaran taraftarın eyleminden bizim ve kulübümüzün ceza alması mantık dışı” dediler. Şimdi herkes 58 .madde ve ‘adalet, etik, ahlak’ üzerinden ve ‘suçun bireyselliğini’ bu kez görmezden gelerek ‘Fener düşecek mi düşürülmeyecek mi’yi konuşuyor. Ve en başından beri satır aralarında saklanan o soru sorulmuyor. Ben soruyorum işte...
HAFTANIN ANKETİ
Bu bir kartal bakışıdır
YÖNETİCİLERİN yaptırdığı iddia edilen şike girişimleri Fenerbahçe Futbol Takımı ve teknik kadrosuna söylendi mi?
Takımın bundan haberi oldu mu? Bu takım bizi, rakibi, Trabzon’u, Titi Arena’daki ilk maçta ezeli dostu G.Saray’ı yenerken 17’de 16 yaparken olacakları biliyor muydu? Yani sözün özü bu şampiyonluk futbolcuların da sürekli dile getirdiği gibi bu takımın hakkı mıydı değil miydi? Cevaplarınızı tivitır sayfama, tuttuğunuz takımı da yazarak menşınlayınız, beni menşın manyağına çeviriniz. Ve unutmayınız ki ‘topuzunu bozduğunuz kantar gün gelir sizi de tartar.’
Fenersiz Süper Lig patlıcansız imambayıldıya benzer. Evet uzaktaki imam bayılır belki olası bir düşürme cezasına ama, sapla samanı karıştırmamak gerekir. Bu benim olaya bakışımdır. Bu bir kartal bakışıdır.
Haftanın dizisi
İnce İnce Yasemince
Tello’dan sonra en iyisi belki de Türkiye’deki en iyi maçını çıkaran İveşa oldu. Gole kadar iyi kötü tüm topları çıkardı, arkadaki gökkafes denen ucube binadan portakal atsalar tutacaktı sanki.
Beşiktaş taraftarının sabır eşiğini geçen oyuncular var; Ekrem Dağ’ın top kullanma tercihlerini tahmin etmek gazetelerin en zor seviyedeki sudokusunu çözmekten daha zor. Çabasına, enerjisine saygı duyulmalı ama maç içinde 26 kez denediği kendi ekseni etrafında dönme numarası kimseye sökmüyor ve Ekrem bunu yaparken ay ve güneş birer kez tutuluyor.
Çıkana kadar Veli Kavlak’ı bayılarak izledim. Taraftarın uzak ara en sevdiği Pektemek bugün yine saç baş yolduran Hugo’nun yerine girdi ve golünü attı.
Hugo sırıtıyor
Futbolcular hocalarından en çok adil olmalarını bekler ve takım içi adalet çok önemli olmalıdır; Karlos’u çok sevme ve kabullenme sebebimiz o’nun adaleti. Ancak bu adalet anlayışında Hugo sırıtıyordu.
Beşiktaş taraftarının kandaki alkol oranı bıraktığım gibi. Çok romantik çocuklar; şarkılar marşlar söylemeyi maç izlemeye tercih ediyorlar. Onlar “Bir derdim var bin dermana değişmem asla” derken az daha 1-1 oluyordu.
Hakem Yunus Yıldırım ilk yarıyı siyah, ikinci yarıyı turkuaz formayla yönetti, maçın temposunu geriye çeken, “dediğim dedik çaldığım düdük” tavrıyla Hugo’dan sonra en çok çıldırtan isim oldu.
Ciğere uzanan Cenk
Anlaşma imzalandığında inanmamış, bizi fi’ye alıyorlar sanmıştık; zaten söylemek zorunda olanlar dışında kimse kullanmadı. Misal, o günden bugüne maça giderken Asuman sorduğunda hiç ‘Fi-yapı İnönü’ye sevgilim’ demedi idim; kimse demedi demeyecek.
Sponsor kurumların siyo’ları (CEO) bu gerçeği görmeli; stat ve takım adları cıs yani. Madalyonun diğer tarafı ise karışık; anlaşmanın bitme sebebi, yönetimin edimlerini yerine getirmemesi imiş ve haber doğruysa Beşiktaş’ımızı yönetenler kulübü sponsora bile borçlandırmayı başarmış. O halde ne diyoruz; “bravo ve si yu’’
SARI KART
Eller yukarı! Abdullah Avcı örf ve adet kontrolünde
HİDİNK (Hiddink) gitmeden önce başarısızlığına kulp olarak duygusal bir toplum olmamızı göstermişti, biz de en saf duygularımızla ‘we are hidink (Hiddink) you demiş’ el sallamıştık ardından. Yerine kamunun toptan ve tulum oyuyla Avcı hocamız geldi, hoş geldi. Onbeş yılı aşkın şarkıcılık kariyerimde çıkmadığım kadar TV programına da çıktı, çıksın tabii; anlatacak çok şeyi var elbet. Lakin ettiği son lafı anlamakta zorlanıyor naçizane kendisinden konuyu açmasını rica ediyorum. ‘Milli takımın kapıları örf ve adetlerimize uygun her sporcuya açıktır’ ne demek hocam, rakibi aldatmaya, yere yatmaya, hakemden hak etmediği topu eliyle koluyla istemeye çok alışık olan Türk futbolcusu mu kastınız? Rakibini kırmızı karttan korumak için hakeme ‘pozisyon bilgisi’ veren Gönülden Gökhan, geçen yıl bir korner pozisyonunda benzerini yapan Rüştü kaptan’ların azınlıkta, hatta istisnai olduğunu biliyordur herhalde hocamız. Elini kaldıran ofsaytı bozandır; eller yukarı, Avcı örf ve adet kontrolünde!
HAFTANIN HAREKETİ
Akmayan kiremiti kurcalamaycan