Paylaş
Gün geçmiyor ki halen 20’li yaşlarını süren, okuldan neredeyse dün mezun olmuş gençlerin ‘kendi markalarını kuracak’ları hikayelerini duymayayım.
Önce bir kurumda işi öğrenme, pişme evresini yaşamadan kendilerine bu denli yüksek inanç duymalarını hayretle karşılıyorum. Konum gereği benim görüştüklerimin çoğu bir hazır giyim ya da aksesuar markası kurma eğiliminde. Hepsi yeteneklerinin tam olduğuna kesin kanaat getirmiş. “Önce bir yerde pişsen, deneyim kazansan” dediğimde bana hemen acıklı! stajyerlik deneyimlerini anlatıyorlar. Getir götür işlerini yapmak ah ne kadar da yaralamış onları.
Önce iğneyi kendimize batıralım. Bir X kuşağı mensubu olarak bizde de özgüven eksikliği vardı. Elbette anne babalarının pamuklar içinde büyütüp (aşırı) özenle büyüttüğü bu çocukların kendilerine inançları bizden daha tam olacaktır. Ancak ustası oldukları bilgisayar oyunlarında olduğu gibi tıkır tıkır ‘next level’a geçerek bir hayat yaşayacaklarını sanmaları bence çok tehlikeli.
Bu konuyu Elaidi markasını çok sevdiğimiz, hem kendinin hem de hazır giyimin büyük markaları için yıllardır başarıyla koleksiyonlar üreten moda tasarımcısı Mehtap Elaidi’ye soruyorum. Moda Tasarımcıları Derneği başkanı kimliğiyle genç tasarımcılara yol gösteren Elaidi’ye verdiği ilk tavsiyeyi soruyorum: O da gençlere mezun olduktan sonra öncelikle birilerinin yanında çalışarak deneyim kazanmalarını söylediğini anlatıyor. “Bu işin püf noktalarını öğrenmek için saha deneyimi şart. Bu deneyimi edindikten sonra da mutlaka bir iş planına sahip olarak bu maceraya başlamalarını öneriyorum” diyor. “Moda tasarımcılığı, özelinde yaratıcı bir konu da olsa sonuç olarak bu bir iş ve en azından ilk bir sene önünüzü görebileceğiniz bir pozisyona sahip olmanız marka konumlandırmanızı kuvvetli bir zemine oturtabilir” diye ekliyor.
Moda tasarımı yapma isteği altında gençlerin sosyal medya sayesinde benden daha aşikar olarak büyüdükleri şöhret kavramının da payı büyük. Sahiden, aslınd aherkes ünü olmak istiyor! Elaidi’ye gençlerin şöhret olmada kestirme yol olduğu için de moda tasarıcısı olmayı arzu ettiklerinden bahsediyorum. Onun konunun başlangıç noktasına dair farklı bir tespiti var. Moda tasarımı üzerinden şöhret elde etmek ile marka kurmak arasında ciddi bir fark olduğunu hatırlatıyor.
Kariyer sahibi olmanın uzun soluklu bir iş olduğunu anlayamıyor günümüzün gençleri. Aileleri tarafında sağlanan hayat şartlarını bir norm kabul ediyorlar. Mehtap Elaidi ise kısa sürede elde edilen şöhretin iş layıkıyla yapılmadığı takdirde kattığı bir değer de olmadığında ısrarcı. “Dediğim gibi bu da bir iş. Ne kadar kazanacağınız, izleyeceğiniz yola ve yaptığınız iş planının başarılı olmasıyla doğru orantılı. Emek, her kariyer planında olduğu gibi bu yolun da olmazsa olmazı”.
Gençleri bu kadar çekiştirmek yeter, hakkıyla bu yola baş koymuş olanlara nasıl bir yol gösterelim diye sorduğumda ‘Sürekli kendilerini geliştirmek ve dolu tutmak zorundalar çünkü bir tasarımcı markası sonuç olarak tasarımcının kendinden beslenir ve bu beslenme de karşımıza sezonda en az 4 koleksiyon olarak çıkar. Kendi haznenizde sürekli bu birikimi bulundurmak zorundasınız. Aksi taktirde o güne kadar inşa ettiğiniz her şeyi de kaybedersiniz. Ben aslında bunun da bir havuz problemi olduğunu düşünüyorum’ diyor.
Paylaş