Paylaş
Ortalamanın üstü moda bilgisi olan, vintage moda fotoğraflarına bakmaya hevesli gruptan ‘Ama Jane Birkin..!’ nidasını duyar gibiyim. Gelin, Jane Birkin’i bulduğumuz yere bırakalım öncelikle. Kendisi moda tarihinin en meşhur ilham perilerinden biri. Bildiğimiz meyve sepetini koluna taktığında da adına ithaf edilen ‘Hermes Birkin bag’le dolandığında da aynı derecede baş döndürücü olan Jane Birkin, bu haliyle rol modeli olmanın çok ötesinde. Bir de bu sempatik, yazın renkli tonlarına pek bir uyumla eşlik eden hasır çantaları mesire yerlerinde taşıması kolay. Bizim testimiz Şişli’de, Kadıköy’de, şehrin göbeğinde kolumuzda bir sepetle yürümekle gerçekleşecek. Ama nasıl?
Konuyla ilgili her ikisinin de hasır çantaları çok beğenilen markanın yaratıcısıyla bir araya geldim. Birincisi Love&Can Bags’ın yaratıcısı Nihan Gider. Hep ilgi duyduğu estetik dünyanın içine bambaşka işler yaparken çekilmiş. O keyifle çok sevdiği bir parça olan çanta tasarımına yoğunlaşmaya karar vermiş. Aldığı olumlu yorumların onu güçlendirdiğini söylüyor. Bodrum’da yaşıyor olmanın ilham konusunda desteği olduğunu ise hiç saklamıyor. Begonvil pembesi, zeytin yeşili, kumun dokusu ve en ihtişamlı etkiye sahip olan Bodrum Kalesi… Malzemelerinin kalitesi kadar işleve de önem verdiğini anlatan Gider, hasır çantaları ‘çabasız şıklık için harika aksesuarlar’ olarak tanımlıyor. Kendisine markalı çanta kullanmayı seven Türk kadınının bu modaya adapte olmasına dair şüphelerimden bahsediyorum: “Artık her şeyden o kadar çok var ki, bu sürekli değişen moda akımlarından belki de yorgun düşüyoruz. Daha kendimiz gibi olmak, tek tip olmaktan sıyrılmak istiyoruz. Hasır çantaları hep tatille özdeşleştirdiğimiz doğru. Ama Jane Birkin’in 70’lerde kürk ceketi ve yumurta sepetiyle olan fotoğrafına bakıp o tavırdan, duruştan etkilenmemek de imkansız. Ben de Shele Bodrum ve Shele Helen hasır sepet çantalarımı gündelik hayatta kullanacak şekilde tasarladım, kendim de öyle kullanıyorum.” Çantalar tasarlarken birtakım püf noktaları da göz ardı edilmemiş. Hem uzun hem de kısa askı seçenekleriyle sunulmaları gibi. Ayrıca içlerini de rahat kılmaya özen gösteren Gider, bu çantaları hem gece hem de gündüz kullanmak için tasarladığını anlatıyor. “Love&Can çantaları yaparken hep gülümseyen kadınları hayal ettim”, diyor: “Coşkulu, bol kahkahalı, kendine has tarzı olan kadınları…” Çantalarına keten elbiseler kadar hasır şapkaları, kaftanları, ipek ya da keten pijama takımları, vintage iri küpeleri ve kolyeleri yakıştırıyor. Baharı ve yazı çok seven tasarımcı hep bu mevsimleri hayal ederek çalıştığını ama önümüzdeki kışla birlikte basket hasır çantaların kışlık versiyonlarını sunacağının da haberini veriyor.
Hasır çantalarının işçiliğine, bir dekorasyon objesiymişçesine şıklığına bayıldığımız bir diğer marka da Tullaa. Kurucuları Tülay Arslan ve Beliz Fırtına, Tullaa’nın bir gün uyanıp da karar verilen bir proje olmaktan öte yılların birikiminin dışa vurumu olduğunu anlatıyorlar. Tekdüzelikten sıyrılmış, farklılık yaratan ürünler tasarlamak çabasındalar. “Bu da koleksiyon içi koleksiyon yaratmaya neden oluyor”. Gelelim konumuza… Tullaa hasır sepetleri neden sevdi? Tasarımcı Beliz Fırtına, “Jane Birkin’den çok bana doğup büyüdüğüm Ege’yi hatırlatıyor, hasır sepetler… Romantizmi ve doğallığı simgeliyor. Deniz kenarında yaşarken günlük hayatımızın bir parçası olan hasıra ilginin, giderek öze, organiğe ve doğaya dönüşün artmasıyla alakalı olduğunu düşünüyorum.“ Tullaa’nın çıkış noktası, dokusu farklı materyaller ile renkleri harmanlayan, özgün ve günlük kullanıma da uygun çantalar tasarlamakmış. Ürünlerini 60’ı aşkın kadından oluşan bir atölyede üreten Tullaa’cılar malzemesiyle ortamıyla her şeyden once işin ruhunda doğallığın yattığını anlatıyorlar. Ürünlerin her birinin %100 el işi olması hasır çantaların o gönül çelen sempatikliğine de muhakkak katkıda bulunuyor. “Bu yaz başka neler çalıştınız” diye sorduğumda sevinerek yeni temalarını paylaşıyorlar: Uzakdoğu… Tullaa’nın bu temayla ürettiği yelpaze ve çiçek motifli, doğal taşlarla süslü portföylerinin de püsküllü tekerlek ve kutu çantalarının da ortak noktası, insana sıcak gelen, birlikte yaş alınacak aksesuarlar olmaları…
Paylaş