Paylaş
Çorum Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ayhan Aykanat.
Aykanat 24 Aralık’da evinin önünde uğradığı saldırıda yaralandı. Belediyedeki yolsuzluklarla ilgili haberler yaptığı ve bu yüzden de tehditler aldığı biliniyor.
Bu yıl Türkiye’ye damgasını vuran olayları sırala derseniz basın özgürlüğü derim.
Tam bir gerileme dönemi.
Bu durum yerel basında da ağır biçimde hissediliyor.
Genelde de durum hiç parlak değil.
* * *
EVET durum parlak değil. Tutuklu Gazeteciler Dayanışma Platformu’na göre yeni yıla 36 gazeteci ve yazar tutuklu giriyor. Sol hareketler ve Kürt siyasetine yakın gazetelerden 36 gazeteci.
Üstelik bu liste eksik. Mustafa Balbay yok listede mesela.
Bir de verilen hapis cezaları var. Son olarak Star Yazarı Şamil Tayyar Operasyon Ergenekon adlı kitabı nedeniyle hapis cezasına çarptırıldı. İnternette herkesin kolayca ulaşacağı Ergenekon iddianamesine dayandırdığı bilgilerden yararlanmış olması, Tayyar’a 1 yıl sekiz ay hapis cezasına yol açtı.
Milliyet Gazetesi’nden Nedim Şener, Hrant Dink cinayeti ile ilgili kitabı yüzünden yirmi yılı aşkın hapis cezası istemi ile yargılanıyor.
* * *
Çok sayıda gazeteci hakkında, Ergenekon davasıyla ilgili iddianame ve belgeleri yayınlamaktan hapis cezası talebi ile davalar açıldı.
Ergenekon kamuoyunun yakından izlediği bir dava. İddianamelerdeki her bilgi kamuoyunu yakından ilgilendiriyor. Eğer gizli tutmak isteniyorsa dava kamuya kapalı olsun eğer mümkünse öyle bir şey. Değilse de bilgilerin yayılmasını kimse engelleyemez.
Son olarak Nazlı Ilıcak, basın yoluyla hakaretten hapis tehdidiyle karşı karşıya.
Her fırsatta dile getirildi, 301’i değiştirmekle basın özgürlüğüne kavuşmuş olmadık.
Basın yasasındaki yeni düzenlemelerde ve özellikle Terörle Mücadele yasasında basın özgürlüğü ile taban tabana zıt düşen maddeler var bugün gazetecilerin elini kolunu bağlamaya çalışan.
Basın örgütlerinin bütün gayretlerine rağmen bu şikayetle kimse ilgilenmedi.
Tam tersi oldu. Basını kontrol altına almak isteyen her çevre, çıkarları ne kadar zıt olursa olsun basına yüklenmeyi sürdürdüler. En kötüsü de bu koroda bazı gazetecilerin de yer alması.
* * *
HAPİS cezaları medya için “orantılı” bir ceza değil, düşünce ve ifade özgürlüğü ile bağdaşmıyor.
Orantısız para cezaları da caydırıcılık niteliğinin çok ötesinde susturma ve gözdağı özelliği taşıyor.
Bu tehdit yerel medyanın belini çok daha ağır biçimde büküyor.
İktidara yakın olmayan medyanın yaşaması imkansız. Hele de yolsuzlukların, yasa dışı işlerin üzerine gitmeye kalkarsanız öldürülmeyi de göze alacaksınız.
Nasılsa küçük yerlerde bu işlerin üzerine pek gidilmez güvencesi duyuyor karanlık güç odakları.
* * *
BİR hafta içinde bir gazeteci yaşamını yitiriyor, bir diğeri uğradığı saldırıda yaralanıyor. Gazeteciler hapis cezalarıyla hizaya getirilmek isteniyor. Bu hayra işaret değil.
İçinde bulunduğumuz alaca karanlıkta yarasaların gözüne kim ışık sıkacak?
Basın özürlüğünün peşine düşmenin tam sırası şimdi.
Paylaş