Paylaş
CUMA günü beni Mavi Akım çarptı sevgili okuyucularım. O yüzden bu güzel Pazar sabahı, sizi eğlenceli ve hafif bir şeylerle ‘‘oyalayamayacağım’’ için üzgünüm, o gün olanları anlatmak zorundayım.
Cuma sabahı, önce Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz aradı.
Arkasından da Hazinedaroğlu firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Turan Hazinedaroğlu ziyaretime geldi. Samsun-Ankara hattının neden ihalesiz kendilerine verildiğini anlatacak sandım. ‘‘Konu o değil’’ dedi.
Mavi Akım'ın Türkiye için ne kadar önemli olduğunu anlatmak, Rus gazının Türkmen gazından daha ucuz olduğunu kanıtlamak için gelmiş.
Bunlara, ‘‘Sıra sizin gruba da gelince yine yazabilecek misin bakalım?’’ sorusuyla biten sevimli e-mail'leri de ekleyince Mavi Akım Cuma günü, gazetenin üçüncü katındaki odama boşalıverdi.
Mesut Yılmaz, Cuma günü yazdığım yazıyla ilgili arıyordu. Daha önceki konuşmasında Mavi Akım için ‘‘Mutabakatı yapan Erbakan’’ demişti.
Erbakan ve dönemin Enerji Bakanı Recai Kutan bu iddiayı yalanladılar ben de cuma günü yazdım.
‘‘Doğru değil. Ben size bir belge yolluyorum şimdi. Mavi Akım'ın ön anlaşması Erbakan döneminde yapılmıştır’’ diyordu Yılmaz telefonda.
Bu çok gizli anlaşmanın bir bölümünü elde edebileceğimi umarak heyecanla bekledim.
* * *
YİNE bir belge, yine Yılmaz ve yine bir hayalkırıklığı.
Evet, Erbakan'ın Başbakanlığı ve Recai Kutan'ın Enerji Bakanlığı döneminde, 26 Aralık 1996'da BOTAŞ ile Gazprom arasında imzalanan bir belgeydi bu.
Ama bir ön anlaşma değil, bir fizibilite raporu hazırlanmasına ilişkin mutabakat protokolü.
‘‘Rusya ile Türkiye arasındaki gaz boru hattı Off Shore alternatiflerinden biri olan Samsun-Ankara bölümüyle ilgili fizibilite çalışmasının 200 bin dolara yapılması’’ öngörülüyordu protokolda.
Projenin maliyetini ortaya çıkartmak için yapılan çalışmalardan biri. Enerji konularında, bunu yaptırmak teklif edilen projenin mutlaka kabul edileceği anlamına gelmez.
Hatta bu tip protokoller, fizibilite çalışmasının yapılacağı anlamına bile gelmez.
Bakû-Ceyhan ile ilgili böyle protokoller, gerçekleşmiş mühendislik çalışmaları bile var ama hálá nihai karar yok.
Yani bu belge, Mavi Akım kararının sorumluluğunu paylaştırmaya yetmiyor. Ama Mesut Yılmaz, bir şey söylüyor ki katılıyorum.
‘‘Madem bu projeye karşıydılar neden hem hükümetlerarası anlaşmayı, hem de ek protokolü Meclis'te onayladılar?’’
YANITSIZ SORULAR
İŞTE bu noktada Yılmaz haklı. Şimdi, Mavi Akım'ı bahane ederek, hükümete karşı kampanya açan siyasilere benim de sorularım var:
Hükümetler arası anlaşmaya, 1 Nisan 1998'de Meclis'te onay verirken neden 'anlaşmanın özeti' ile yetindiler?
Neden bu özeti bile iyice incelemediler?
Neden iki sayfalık anlaşma özetinde, ‘‘Doğal gaz boru hattı, Rus topraklarında ve Karadeniz altında RAO Gazprom Şirketi tarafından, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında RAO Gazprom'un ana inşaat şirketi ve Türk şirketleri tarafından inşa edilecektir’’ dendiği halde, Türkiye'de bu konuda ihale açılmadığını sorgulamadılar?
Gizli anlaşmadaki, Türkiye'deki inşaat şirketlerinin Gazprom tarafından belirleneceğine ilişkin koşulun, neden bu özet anlaşmaya alınmadığını merak etmediler?
Rus topraklarında ve Karadeniz altındaki boru hattının, sadece Rus şirketi tarafından yapılacak olmasını doğal karşılayıp onaylarken, Türkiye'nin, Karadeniz'deki kıta sahanlığını Rusya'ya terk ettiklerini neden görmediler?
Daha çok sorum var, çünkü ben bu ‘‘anlaşma özeti’’ni inceledim. Ama bugünlük bu kadar yerim yok.
Paylaş