GÜNDEM sıcak. Bu sıcak gündemin peşinde savrulurken, kime neyi soracağımızı unuttuğumuz bir anda İktisadi Kalkınma Vakfı düzenlediği toplantı ile sormamız gerekenleri hatırlattı.
Hükümetin, Avrupa Birliği konusunda kamuoyunda liderlik üstlenmeyi siyasi açıdan pek doğru bulmadığı anlaşılan bu günlerde, esas gündemi işaret eden birileri var neyse ki.
Yoksa, bir gün bir bakacağız bizi en yakından ilgilendiren herhangi bir konuda ihtiyaçlarımızı dile getiremeden Brüksel’de bağlayıcı adımlar atılmış.
Yedi konuda tarama bitmiş, bu hafta sonu beş konuda ilk bölümlerin taramasının bittiğini öğreniyoruz. İlk fasılda müzakerenin mart ayında başlama olasılığı var.
Avrupa Birliği ile müzakere süreci, "uzmanlara bırakılması gereken tamamen teknik bir süreç" mi? Hiç de değil. Toplumsal katılımın ve koordinasyonun en üst seviyede tutulması gereken bir şeffaflık dönemi.
Müzakerelerin olmazsa olmazı da "Düzenleyici etki analizleri."
* * *
DÜZENLEYİCİ Etki Analizleri’nin ne olduğunu İKV’nin toplantısında ve yayınladığı kitap sayesinde derinlemesine öğrenme fırsatı buldum.
Bu analizlerin yapılmasının amacı AB müktesebatı kabul edilirken, her kesimin yaşayacağı değişimin etkilerinin ölçülmesi.
Örneğin tarım ve çevre müktesebatı belki kaliteyi artıracak ve yeni olanaklar yaratacak ama AB standartlarının altında olan büyük-küçük birçok kuruluşa maliyeti olacak bu değişimin. Bazıları altından kalkabilecek bazıları kalkamayacak.
"Müzakerelerin sırrı, ulusal çıkarlar ile ülke içindeki tüm aktörler arasında AB müktesebatının uygulanması noktasında koordinasyonu sağlayabilmekti. İş dünyası ve sosyal aktörlerin kendilerini ilgilendiren alanlarda hazırladıkları etki analizleri, müzakerecilik görevimde bana çok yardımcı oldu" diyen Başmüzakereci Vasile Puşkaş’ın ülkesi Romanya’dan çevre konusunda bir örnek vereyim.
Çevrenin korunmasına ilişkin AB düzenlemelerinin Romanya mevzuatına aktarılması sırasında yeni teknoloji yatırımlarının gerektiği ortaya çıktı. Analizlerde bunun maliyetinin çok yüksek olduğu ortaya çıktı. Birçok yerel işletme ve KOBİ bu teknolojileri alacak güçte değillerdi. Bazılarının kapanması gerekiyordu. Romanya, bu analizlere dayanarak AB Komisyonu’ndan, uygulama için geçiş süreleri istedi.
Kısaca düzenleyici etki analizleri, Hükümetin Komisyon karşısındaki pozisyonunu da belirliyor. Müktesebatın uygulanabilirlik sınırlarını çiziyor. Öncelikleri, mali yardım ihtiyaçlarını ortaya çıkartıyor.
* * *
İKV’nin düzenlediği toplantıya toplantıya katılan Robert Scharrenborg ise Avrupa Komisyonu’nun Sanayi ve İşletme Genel Müdürlüğü’nde etki analizlerinin geliştirilmesi ve uygulamasıyla ilgili birkaç kişiden biriydi. Scharrenborg özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin de kendileriyle ilgili etki analizleri yaptırmaları gerektiğini vurguladı. "Avrupa Birliği, birilerinin alıp diğerlerinin verdiği bir alan değildir. Amaç ortak çıkar ve yararın sağlanması. Analizler bu noktayı ortaya çıkaran önemli bir araç" dedi Scharrenborg.
BU işlemlere ne zaman başlamak gerekiyor? Uzmanlar tarama süreci ile birlikte diyorlar. Hükümet, maalesef AB ile ilişkileri "teknik bir süreç" çerçevesi içinde yorumladığından kamuoyunu harekete geçirecek bir politika izlemiyor. Oysa, yerel yönetimler, iş dünyası, sivil toplum müktesebatın kendileriyle ilgili konularındaki etki analizlerini yapmaya çağrılmalı, teşvik edilmeli.
Müzakere tarihinin alınmasından sonraki en önemli ilk adım bu.