Türkiye, Obama’nın Ortadoğu’da muhatabı değil

OBAMA, Beyaz Saray’a geldiğinin ikinci günü Dışişleri Bakanlığı’nı ziyaret etti. Yeni Amerikan Yönetimi dünyaya açık bir mesaj gönderdi bu ziyaretle.

Amerikan dış politikasına Pentagon’un damgasını vurduğu günler geride kalıyor.

Obama’nın bu ziyaret sırasında Amerikalı diplomatlara yaptığı konuşmada, "Önümüzdeki yıllarda sağlayacağımız başarılarda Dışişleri’nin kesin olarak kritik bir rol oynayacağını herkesin anlamasını istiyoruz" sözleri de bunu gösteriyor.

Bunun ne anlama geldiğini konuşmasının içinde yine Obama açıklıyor:

"Bu genç yüzyılımız yeni bir Amerikan liderliği dönemini gerektirmektedir. Amerika’nın gücü, sahip olduğumuz silahlardan ya da zenginliğimizin boyutundan değil, inandığımız değerlerden kaynaklanıyor. Ulusal güvenliğimiz ve dünyadaki bütün insanların ortak istekleri açısından bu yeni çağ şimdi başlıyor."

Bu çerçevede göreve gelir gelmez ilk işi üç karara imza atmak oldu Obama’nın, "Amerika işkence yapmayacak", "Guantanamo kapatılacak" ve "terör suçluları ile hukuk devleti sınırları içinde mücadele edilecek".

Bush
’un "terörle mücadele dönemi" böylece sona eriyor. Yeni yönetim, uluslararası ilişkilerde "Ya benimle ya düşmanlasın" keskinliğinin Amerika’yı sürüklediği yerden çıkartma sözü veriyor.

Ancak bu yeni yönetimin terörle mücadeleyi gevşeteceği anlamına gelmiyor.

Bush terörle mücadeleye Irak’tan başlarken Obama, İsrail-Filistin meselesine geri dönüyor.

Kuzey İrlanda sorununun çözümünde etkin ol oynayan Senatör Mitchell’i Ortadoğu özel temsilciliğine atadığını açıklarken Dışişleri’nde yaptığı konuşmada yeni yönetimin izleyeceği yolu da belirliyor.

Washington, kalıcı bir ateşkes için İsrail ve El Fetih muhatap alacak. "Barış sürecinin parçası olabilmek için Hamas şu koşulları yerine getirmelidir: İsrail’in yaşam hakkını tanımalı, şiddete karşı çıkmalı ve geçmiş anlaşmalara uymayı kabul etmelidir."

***

OBAMA
, Dışişleri Bakanlığı’ndaki konuşmasında Gazze’ye yapılacak yardımların El Fetih üzerinden geçmesi gerektiğinin de altını çiziyor. Bu arada Mısır’a seslenerek, bölge liderliği rolünün devam etmesi ve arabuluculuk çalışmalarını sürdürmesi isteğinde bulunuyor.

"Başkan Mübarek’i aradım ve ateşkes sağlanmasında Mısır’ın oynadığı önemli rolü takdir ettiğimi söyledim. Barışın sağlanması için liderliğini ve işbirliğini sürdürmesini istedim" diyor.

ABD’nin yeni başkanının konuşması, açıkça ortaya koyduğu barış koşulları Gazze krizinde, Başbakan Erdoğan’ın, Hamas’ın sözcülüğüne soyunmasının zarar verdiğini açıkça ortaya koyuyor.

Erdoğan’ı sokaklar sevdi. Gerek Türkiye’de gerek Arap dünyasında popüler oldu, çünkü popülizm yaptı.

Ama terörle mücadelede diplomasinin öne çıkacağı bir dönemde, diplomatik dengelerin sağlam kurulması çok önemli.

Bugün Avrupa’da birçok siyasetçi Hamas’ı dışlayarak bölgede barış sağlanamayacağını söylüyor. Bir farkla, bunu yaparken ne bölge ülkelerini, ne El Fetih’i ne İsrail’i karşısına alıyor.

Erdoğan gibi yapan yok. Hamas’ın sözcülüğüne bu kadar gözü kara soyunmak, örgütün muhatap alınması için etkin biçimde lobi yapma imkanını da alıyor Türkiye’nin elinden.

Arap gazetelerinde çıkan haberlere göre, ateşkes görüşmeleri sırasında Mısır, Türk heyetinin toplantılara katılmasını engelledi. Obama ise muhataplarının kim olacağını İsrail, El Fetih ve Mısır ve Ürdün başta Arap ülkeleri diyerek açıkladı.

Terörle mücadelede diplomasinin öne çıkmakta olduğu dönemin başında Erdoğan’ın gayretleri Hamas’ı diplomatik sürecin bir parçası haline getirmek şöyle dursun, Türkiye’yi Yahudi düşmanlarına yaklaştırdı. Erdoğan sokaklara seslenirken, o sokakların Türkiye’nin Yahudi kökenli vatandaşlarına da ait olduğunu unuttu.
Yazarın Tüm Yazıları