ÖYLE şeyler oluyor ki, bu milletin imkansızı başarma yeteneğine güvenim artıyor. Şu olaya bakın. Haber, Doğan Haber Ajansı'nın, Radikal Gazetesi'nde yayınlandı.
8 Ağustos Çarşamba günü Sky Havayollarına ait yolcu uçağı, Stuttgart'a gitmek üzere Antalya Havaalanı'ndan ayrılıyor.
Ama o sırada arkadan gelen uçak Boeing'in lastiklerinde bir tuhaflık seziyor. Hemen kuleye bildiriyor. Lastiğin kaplamasının attığını söylüyor.
Uçağı durdurup döndürmek mümkün değil, lakin ne olduğunu da anlamak gerekiyor. Anlaşılan Kule pilota, 'Biraz yaklaş da lastiklerine alttan bakalım ne olmuş' diyor. Çünkü haber şöyle devam ediyor:
'Altı mürettebat ve 141 yolcusuyla kulenin üzerinden iki kez alçak geçiş yapan uçağın lastikleri dürbünle incelendi ve zorunlu inişe karar verildi.'
Tabii, koskoca uçak hemen inemiyor, patlama tehlikesi var. Yakıtını atması da mümkün değil, çünkü uçağın yakıt atma sistemi yok.
Ama, bizde çare tükenmez. Madem sistem yok, yakıttan kurtulmanın yolu harcamak. Pilotlar, 'Yolculara da bir hoşluk olur' diye düşünüyorlar belki de ve Antalya üzerinde dolaşarak 13 bin ton yakıtı harcamaya karar veriyorlar.
Bu arada kaptan pilot turlamalar, alçak iniş çıkışlar sırasında paniğe kapılan yolcuların psikolojisini de düşünmek zorunda. Haber bu noktayı da aydınlatıyor: 'Kaptan pilot tur atılırken yolcularla sürekli konuşup Antalya sahillerinin güzel manzarasını izlemelerini istedi.'
Nasıl bir pratik zekadır ki bu Tanrım, ince iniş hesapları içindeki pilot aniden turistik gezi atmosferi yaratarak yolcuları bir ruh halinden diğerine taşıyabiliyor?
Tabii bu kadar değil. Muhteşem bir finali var olayın. Haberde final şöyle aktarılıyor: 'Heyecan doruğa ulaşırken, uçak önce sağlam sağ tekerlekler üzerine indirildi, sonra da sol tekerlekler üzerinde denge kuruldu.'
İşte bu millet bunu başarmış bir millettir sevgili okuyucularım. Siz kolay mı sanıyorsunuz, Boeing 737-400'ü önce sağ tekerlek üzerine indirip sonra sol üzerinde denge sağlamayı?
* * *
MİLLETİN imkansızı başarma tutkusuna güvenimi pekiştiren bir başka olay da yine Doğan haber Ajansı mahreçli.
İzmir'deyiz. Olay Bornova'da geçiyor. Sabaha karşı Karakola, iki kilometre uzaktaki pazar yerinde kavga olduğu haberi geliyor. Tasarruf nedeniyle kısıtlı verilen benzinleri bittiği için ekip olay yerine koşarak gitmek zorunda. Ve polisler olay yerine koşuyorlar, ne yazık ki iki kilometre koştuktan sonra yeri buluyorlar ama olay sona ermiş oluyor. Fakat polisler durmuyor. O da ne? Geçmekte olan kamyonetin sürücüsü direksiyonda içki içiyor. Bu sefer kamyonetin peşinden koşuyorlar. Ve sonunda başarıyorlar, hızlanıp kamyonetin önüne geçiyor ve durduruyorlar içkili şoförü. Adamı göz altına alıyorlar.
Şimdi size sorarım sevgili okuyucularım, hangi polis böyle koşar? Arjantin polisi benzini bitince koşar mıydı acaba? Orada da kriz var.
* * *
EVET, Türk imkansızı başarır. Son haber de bunu pekiştiriyor. 'Adalet Bakanı Türk, Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel'in Hüsamettin Özkan ve Recep Önal hakkında hazırladığı fezleke ile yetkisini aştığını belirterek savcı hakkında soruşturma talimatı verdi.'
İşte imkansızı başaran bir Türk daha. Yolsuzlukların değil ama yolsuzluk iddialarının üzerine var gücüyle giden bir adalet bakanı örneği sunuyor dünyaya. Uçağı sağ tekerlek üzerine indirmekten de, içkili şoförü yakalamak için hareket halindeki kamyoneti koşup durdurmaktan da zor bir iştir bu, öyle demeyin.