Paylaş
Onlar her zaman olduğu gibi, bugün de bağımlısı oldukları güç merkezlerinin çekim alanı içinde tatlı tatlı yüzerken “dün” yaptıklarının yükünü taşımazlar.
Saddam’ın, Türkiye dahil komşularını Avrupa ve hatta Amerika’yı menzili içine alan o muazzam “süper top” projesiyle ilgili haberlerle başlayan sürecin önemli bir aşaması daha sona erdi.
Hikayenin başlangıcı Irak-İran savaşının sonlarına denk geliyor. Bugün hatırlayan kaldı mı? 1985. Yani yirmibeş yıl önce.
90’lara doğru Amerikan kaynaklı haber ve resimlerde Saddam’ın süper top projesinin ayrıntıları ve silahın ele geçen bazı parçalarını görmeye başladık.
Sonra Saddam’ın Kuveyt’i işgali geldi.
Sırra kadem bastığı için bir türlü doğrulatma ya da yalanlatma fırsatı bulunamayan ABD’nin Bağdat Büyükelçi’sinin rızası ile böyle bir harekete kalkıştığı haberleri arasında, birinci Körfez Savaşı’nı o zaman yeni kurulan CNN televizyonundan izledik.
ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden Strobe Talbott’un yıllar önce bir toplantıda, “Ortadoğu’nun en güçlü ordusu olması”nı savaşın esas gerekçesi olarak gösterdiği Irak Ordusu, birinci Körfez Savaşı’nda koalisyon güçleri karşısında varlık bile gösteremedi.
2003’teki savaşın gerekçesi malum, Saddam’ın kitle imha silahları. Sonradan onların da yalan olduğu ortaya çıktı.
Bu yalanın yol açtığı sonuç ise insanlık tarihinin en ibretlik sayfaları arasında yer alacak.
Savaş ve kaosla geçen yedi yıl, ölüm ve talan makinesi için sadece ABD bütçesinden harcanan bir trilyon dolar, dört bin Amerikalı ve sayıları bile bilinmeyen Iraklı hayatın sönmesi.
Ve binlerce mülteci, hem ülke içinde hem ülke dışında.
Artık Saddam yok. Onun diktatörlüğü de yok. Irak kurtuldu. Yedi yıl süren bir savaş sonucu kayıp aileler, eşler, evlatlar, hayatın önünde sürüklenen yersiz yurtsuz insanları ile Irak bugün Saddam’dan kurtuldu. Eğer kurtuluş buysa.
ABD başkanı Obama savaşın bittiğini açıkladı. Ama ne o, ne yardımcısı kimse “Kazandık” demedi.
Üstelik, askerlerin büyük kısmı geri dönmüş olsa bile ABD hâlâ Irak’ta. Yetkililerin ağzından ifade edildiği gibi, “Irak’ta savaş bitse de, ABD’nin işi bitmez.”
KAZANANI olmayan bu savaşın sonuçları tabii ki Türkiye’yi de etkiliyor ve etkilemeye devam edecek.
Kürt meselesi, artık sadece bir iç mesele değil. Bölgesel bir mesele haline geliyor. Kürt milliyetçiliğinin merkezi Irak ama oradaki siyasi farklılaşmanın, iktidar pazarlıkları ve hesaplaşmalarının etkilerinin ilk uzanacağı bölge Türkiye. Ortak Kürt kimliği güçleniyor.
Ortak kimliğin güçlenmesi, Türkiye ile bu bölge arasındaki ortaklıkların da artacağının işareti. Kucaklayıcı politikaların daha aktif ve yaratıcı biçimde ortaya konması herkesin çıkarına olsa da bu kolay değil. Türkiye artık çok daha karmaşık bir mesele ile baş başa.
Amerikan askerlerinin çekilmesinin tamamlandığı gün, Irak’ta patlamaya devam eden bombaları, onların arkasındaki El Kaide gibi radikal örgütler ve Irak’ı kıskaca almaya başlayan mafya çetelerini saymadım.
Türkiye onların etkilerinin hissedileceği en yakın noktalar arasında. Irak’ın güvenliği de Türkiye’yi daha fazla ilgilendiriyor. “Müdahaleci komşu olmadan”, müdahil olma durumu ile karşı karşıya Türkiye.
Savaş sona erdi. Yedi yıl önce savaşın Türkiye için büyük fırsatlar yaratacağını söyleyenlerin savunmalarını dinlemenin zamanıdır artık.
Paylaş