Ratko Mladiç kahraman olmayı beklemişti

DÜN sabah, Yugoslavya’da savaş günlerinin ağır baskılar altında yayın yapan radyo istasyonu B92 verdi ilk haberi. Kesin olmamakla birlikte Ratko Mladiç yakalanmıştı. Sonra haber doğrulandı. Yakalanan oydu. Srebrenica katliamının baş aktörü Mladiç.

Yugoslav Halk Ordusu’nun başarılı generali Mladiç, ülkesinin dağılmasını engellemek için savaşmıştı.
Kahramanlık madalyalarıyla ödüllendirilmeyi beklerken on yıldır kaçak yaşadığı ülkesinde “Savaş suçlusu” olarak tutuklanıp Lahey’e gönderileceğini aklına getirmemişti eminim.
Çünkü gelişmenin yönünü görememişti. Halen Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde hesap veren eski Yugoslavya yöneticileri gibi o da değişimi fark edememişti.
Slovenya ve Hırvatistan neyseydi, de Bosna’yı kaybetmeyi göze alamazlardı.
Onu kaybetmemek için her şey yapılacaktı.
Bosna’daki Sırp Meclisi 1992 yılında Bosna Ordusu’nu kurma kararı alırken, hemşehrileri olan generali de başına atadı.
O coğrafyanın efendisi olarak Hırvat ve Müslümanlara karşı aldıkları savaş kararının arkasında sadece askerler yoktu, siviller de vardı.
Yugoslavya’nın dağılma süreci, halkların sesine kulak vermeden sorunları çözme iddialarının yol açacağı şiddet sarmalında, asker ve siyasetçi sorumluluğunun ortak olduğunu gösteren bir örnek olarak tarihe geçti.
          
SREBRENİCA, Birleşmiş Milletler’in denetimi altındayken beş gün boyunca Sırp ordusu tarafından bombalanmıştı.
Sonra Sırplar BM denetimindeki bölgeye girdiler, 11 yaşından küçük erkek çocuklar dışında tüm erkekleri orada tutup kadınları gönderdiler.
“Erkekleri sorgulayacağız” dediler. Beş gün sonra haber geldi. Her yaştan 8 bin Hırvat ve Müslüman Srebrenicalı erkek (kimine göre 7 bin 500) öldürülmüştü. BM’nin ve dünyanın gözleri önünde bir katliam yapılmıştı.
Serebrenitzalı kadınlardan kimine daha sonra Bosna’da rastladığımda acıdan katılmanın ne demek olduğunu gözlerimle görmüştüm.
Sırbistan Parlamentosu geçen yıl Srebrenica’dan “özür” diledi. Bu hiç de kolay olmadı, katılım düşüktü ve çoğunluk güçlükle sağlanmıştı. Özür dileyen Sırp milletvekillerinin, eleştirilere yanıtı, “metinde soykırım sözcüğünü kullanmadık ya” olmuştu.
Belgrad hükümetleri, savaş suçlularının teslimi için Batı’nın ağır baskılarıyla karşı karşıya kaldı. Kosova’nın ellerinden çekilip alınmasından sonra Avrupa Birliği üyeliği hedefi artık alternatifsiz tek seçenekti Sırbistan Cumhuriyeti için. Ama onun önündeki son engel de, ülkede hâlâ birçok kişi için “kahraman” olan Mladiç’in Savaş Suçluları Mahkemesi’ne teslim edilmesiydi. Dün bu adım da atıldı.
Artık Sırbistan’ın Avrupa Birliği üyeliği’nin önünde engel kalmıyor. Hırvatistan’dan hemen sonra sıra Sırbistan’a gelecek.
Yirmi yıldan bu yana  Avrupa sahnesindeki büyük değişimi izliyoruz. Gerçek kahramanların gelişmeleri doğru değerlendirip, akıntıya karşı çıkma cesareti gösteren öncüler olduğunu anlıyor muyuz, onu bilemiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları