Paylaş
Suriye Ordusu’nun kuruluşunun 65. yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada Esad, “Bölgede gerçek barış umudu sönerken çatışma ve savaş riski artıyor” dedi. Bir süre önce aynı uyarı İran Devlet Başkanı Ahmedinejad’dan da gelmişti. Lübnan Başbakanı Refik Hariri’ye karşı 2005 yılında girişilen suikastı araştıran uluslararası mahkemenin yakında kararını açıklayacağının duyulmasıyla Ortadoğu yeni bir gerilim ile karşı karşıya.
Kararda Hizbullah örgütünün bazı üyelerinin suçlanacağı haberlerinin ortaya çıkması Lübnan’da ipleri gerdi. Aslında bu söylenti ilk kez 2009 ayının Mayıs’ında Der Spiegel Dergisi’ndeki bir haberle duyulmuştu. Ama son günlerde, mahkeme kaynaklarının resmi açıklamadan kaçınmasına rağmen giderek gerçeklik kazanıyor.
LÜBNAN Hükümeti’nin ortağı olan Hizbullah’ın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, 15, 22 ve 25 Temmuz günlerinde üst üste yaptığı açıklamalarda Lübnan Başbakanı Saad Hariri’yi mahkemeyi durdurmaya çağırdı, aksi halde Beyrut’ta 2008 yılında yaşanan kanlı saldırıları tekrar edecekleri tehdidinde bulundu. “Bizim mahkemeye gönderilecek değil bir, yarım üyemiz bile yok” diyen Nasrallah mahkemeyi siyasileşmekle ve İsrail’in dümen suyunda gitmekle suçluyor. Mahkeme ise bu tehditlere hemen yanıt verdi. İddianame hazır olur olmaz yayınlanacaktı ve Lübnan Hükümeti’de, gerekeni yapmakla sorumluydu.
Gerilimin tırmanması üzerine 30 Temmuz günü Suudi Arabistan Kralı, Katar Prensi ve Suriye Devlet Başkanı apar topar Lübnan’a gittiler. Suriye’nin çekilmesinden sonra ilk kez Lübnan’ı ziyaret eden Esad’ın , buradaki zirve sırasında “Özel Mahkeme’nin görevine son verilmesini” istediği, “soruşturma sürecinin Lübnan’ın istikrarı üzerinde ağır bir yük haline geldiğini” söylediği haberi yine Suriye gazetelerinde yer aldı. Ayrıca Esad’ın, Suriye’nin Hizbullah’ın yanında yer alacağını da açıkladığı kimliğini belirtmeyen kaynaklara dayandırılan haberlerle 31 Temmuz’da dünyaya duyuruldu.
GERİLİM tırmanırken Türkiye de devrede. Şam Yönetimi gibi Ankara da özel mahkemenin kararını ertelemesini, bu dönemde açıklamaktan kaçınmasını istiyor. Suudi Arabistan, Katar gibi İran’ın bölgedeki etkisinden rahatsız olan ülkeler bu talebe açık bir destek vermiş değiller. Lübnan’daki gerilimin, İsrail ile Filistin arasındaki doğrudan görüşmelerin gündeme geldiği günlere tesadüf etmesi de ilginç. Washington’un İsrail ile doğrudan görüşmelere başlaması için Filistin Lideri’ne çağrısından sonra Arap Birliği de geçen hafta bu çağrıyı destekleyen bir açıklama yaptı. Bu gelişme karşısında Hamas, cumartesi günü İsrail’e iki roketli saldırı gerçekleştirerek tavrını koydu. İsrail’in cevabı da gecikmedi.
Ortadoğu’daki süreçler her zaman olduğu gibi bugün de birbirinden bağımsız değil. Barış görüşmelerinin gündeme geldiği bir süreçte, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın savaş kehanetlerini ciddiye almak gerekiyor.
Paylaş