O resim Akşam Gazetesi’nde yayınlanmış ya da yayınlanmamış;
Gerçekmiş ya da fotomontajmış.
DEP Milletveki Fatma Kurtulan’ın eşi Kuzey Irak’tan Türkiye’ye terör saldırıları düzenleyen örgütün üyesiymiş, evlilik sürüyormuş ya da sürmüyormuş.
Bütün bunlar ayrıntı.
Esas olan DTP’nin, Türkiye’nin eline geçen bir fırsatı değerlendiremeyeceğinin ortaya çıkmasıdır.
Eğer Kürtlerin kültürel haklarına öncelik veriyor olsalardı, uzlaşmalarla ittifaklar kurarak, bu hakları genişletecek adımları hayata geçirmek için hemen kolları sıvarlardı.
Güneydoğu’nun kalkınması, halkın ekonomik durumunun, yaşam koşullarının düzelmesi, tarımdan suya bölgenin sorunlarının çözümüyle ilgili hiçbir çıkışlarına tanık olmadık.
Kenan Evren’in bile Güneydoğu’da Kürtçe bilen devlet memuru gerekir dediği bir dönemde, anadille ilgili yeni anayasa tartışmalarına dahil olmaları beklenirken, onlar PKK ile Türkiye arasında arabuluculuk şovu ile meşgul oldular.
Son kongre ile birlikte DTP, sorunları çözmek üzere uzlaşma politikaları üretecek bir siyasi kuruluş değil, tersine kriz politikalarından medet uman bir hareket olduğunu gösterdi.
Eğer DTP gerçekten bir fırsatı değerlendirme bilincine sahip olsaydı en başından farklı tutum izlerdi.
Her şeyden önce bağımsız aday listesini çok daha dikkatli bir biçimde düzenlerdi.
* * *
YENİ bir DEP olayının yaşanmasını artık mümkün görmüyorum. Şiddet olmadıkça her şeyi tartışabiliriz. Türkiye bu kültürü benimsemeye başladı.
Ama şiddeti kabul edemiyorum.
Bir elinde füzeler bazukalar, diğerinde zeytin dalı iki yüzlülüğüne tahammülüm yok.
Bu dayatma, ne tartışmaya yer bırakır ne de uzlaşma kültürüne imkan tanır.
Hele silahlarla böyle haşır neşirliği, şiddete teslimiyeti parlamentoya önemli sayıda kadını taşıyan bu partinin kadın milletvekillerine hiç yakıştırmıyorum.
Taşın altına elimizi koyacaksak hep birlikte olacak bu. Ben savaşa karşı sesimi yükseltirken senin elindeki makinelinin işi ne? Bunun tartışmasını bile yapmam.
* * *
İŞTE şimdi, tam da DTP marjinal Kürt milliyetçisi parti kimliğini tercih etmişken, kendisini "kurban" Türkiye’yi "cellat" konumuna çekiştirerek iç ve dış destek peşine düşmüşken siyasete büyük iş düşüyor.
AKP’nin Güneydoğu’daki başarısı olmasaydı bunlar olur muydu bilmiyorum.
PKK kitle tabanının kaydığının farkında.
Teröre karşı mücadelenin siyasi yönü üzerinde her zamankinden daha ciddi biçimde durmak zorundayız.
Bunu yapmadıkça, komşularımızla ilişkilerimiz kadar, Türkiye’nin Ortadoğu’nun yeniden biçimlenen dengelerindeki yeri ve çıkarları da tehlikeye girecek.
Kürt sorununa açılım getirecek, bölgeyi ekonomik ve siyasi açıdan ferahlatacak, kendine ve devlete güvenini artıcak reform sürecinin düğmesine basmak için ne bekliyoruz?
Bu ortamda CHP Lideri Baykal’ın, Kuzey Irak açılımına Türkiye’den başlaması, tarihin seyrini değiştirecek değerli bir adım olabilir.
Israrcı siyasi mücadele deneyimine ve iktidar olanaklarına sahip olan AKP’nin de bu konuda çok iyi şeyler yapabileceğine inanıyorum.