İSRAİL, oynanacak en son senaryoya kıyamet senaryosuna oynuyor.
Hizbullah karargahını vurma bahanesiyle Lübnan’ı bombalıyor. Bağımsızlığın kırılgan yolunda adım adım ilerlemekte olan bu savaş yorgunu ülkenin limanlarını, yollarını, elektrik santrallerini hedef alıyor.
Zavallı Lübnan. İç savaşın tüm güçleri gibi Hizbullah’a da parlamentoda söz hakkı vererek barışı inşaa etmeye uğraşırken yine savaşın içinde buldu kendisini.
Arap Birliği Lideri Amr Musa, önceki gün Arap ülkeleri dışişleri bakanları toplantısından sonra, "Ortadoğu barışı öldü" dedi.
Barışın cenazesini kim kaldıracak?
Bu soruya verilecek yanıt, bölge kaderinde belirleyici rol oynayacak.
Arap Birliği’nden sonra dün G8’ler toplanısından da çıkan sonuç, bu tehlikeli tırmanışta ortak tavır belirlemenin çok zor olacağını gösteriyor.
Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır’ın İsrail kadar, olaylardan Hizbullah’ı da sorumlu tutmak istemesine, bazı Arap ülkelerinin karşı çıkması ortak tavır belirlenmesini engelledi.
Kimi Hizbullah’ı doğrudan karşısına almaya çekindiği için, kimi ise rejime yönelik baskılara karşı Hizbullah’ı koz olarak kullanmak istediğinden.
Zengin ülkeler zirvesinden de büyük bir uzlaşma çıktığı söylenemez. Bush ile Blair İsrail’in arkasında dururken, Avrupa daha orta yolcu bir pozisyon ile Hizbullah kadar İsrail’in de kınanmasını istedi.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in ise İsrail’in niyetinin askerilerini kurtarmanın ötesine geçtiğini söyleyerek daha da ileri gitti.
* * *
ORTADOĞU, sonu nereye varacağı belli olmayan bir tırmanışı yaşıyor.
İsrail, kendisine yönelik saldırıların ardında El Kaide terörü ve onun bölgedeki destekçileri bulunduğu iddiasını şiar edinerek ABD’nin teröre karşı savaşta, Sireyi ve İran’ı da tehdit eden Ortadoğu’daki eli rolünü üstleniyor.
Bu İsraili için olduğu kadar bölge için de çok tehlikeli bir rol. Ortadoğu barışını destekleyen kitle temeline en ağır darbeyi vuracak olan şey İsrail’in böyle bir role soyunmasıdır. Şiddet kusan bir İsrail, Müslüman dünyası kamuoyunda radikalizmi pompalayacak ve ılımlı rejimleri zora sokacak.
İsrail’in caydırıcılığını koruma çabası, bölgemizdeki silahlanma yarışını, tabii bu arada nükleer silahlanma çabalarını da tırmandıracak.
Girişimler etkisiz kalacak. Böyle bir ortamda İran’ı kim durdurabilir?
* * *
GEÇEN hafta İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani, Brüksel dönüşü Şam’a giderek Devlet Başkan Yardımcısı Faruk El Şara ile görüştü.
Şara, "İsrail işgali, Lübnan ve Filistin halkına karşı en büyük provokasyon nedenidir. Lübnan ve Filistin’in ulusal direnişi bunun sonucudur" dedi, görüşmeden sonra basına yaptığı açıklamada, Hamas ve Hizbullah’a açık destek vererek.
Laricani ise İsrailli askerlerin kaçırılmasıyla ilgili olarak, "Yüzlerce Filistinli kadın ve çocuk İsrail cezaevlerinde, iki İsrail askeri için o kadar ses çıkarken neden bu tutuklular insan hakları meselesi haline getirilmiyor?" diye sordu.
Bu yaklaşım, bugün tahminlerden de geniş bir kesim tarafından paylaşılıyor. İsrail, kıyamet senaryosundan vaz geçmedikçe de İran-Suriye rejimleri, ezilenlerin sözcüleri olarak hak etmedikleri ama haklı bir desteğe sahip olacaklar.