Paylaş
Evet.
Evet rapor objektif ama öyle olması yeterli mi?
Hayır. Çünkü bütün her şey öyle ucu açık bir senaryo çerçevesinde ele alınıyor ki, raporun eleştirisi de övgüsü de havada kalıyor.
Daha açıkça söylemek gerekirse bu raporun ne işe yaradığı belli değil.
33 fasıl tek tek incelendiğinde müktesebata uyum konusunda eksikler gibi ilerleme kaydedilen alanlar da belirtiliyor.
Ama ondan sonrası, nokta nokta.
Hadi Kıbrıs’ın veto koyduğu beş, Fransa’nın vetosu altındaki sekiz faslı bir kenara bırakalım, geri kalanlarda hatta açılmış olanlarda ve de geçici olarak kapatılan tek fasılda bile hiçbir yol haritası yok.
Strateji belgesinde Türkiye’den başka diğer üyeler için yol haritaları çizilmiş, takvimler yapılmış. Hatta, henüz adaylık statüsü kazanmış ya da kazanacak olan Balkan ülkelerine vizenin ne zaman kaldırılacağı bile belirtilmiş.
Ama İlerleme raporunda Türkiye’nin Gümrük Birliği faslında müktesebata uyum konusundaki eksiklerinden söz edilirken bile vize konusuna değinilmemiş.
Birliğin temeli serbest dolaşım ise, uyum müzakereleri malların serbest dolaşımı için yapılıyorsa, işte tam o noktada, malını dolaştıracak olan iş adamının da serbest dolaşımı konusu akla gelmez mi?
Üstelik ortada bir de Avrupa Adalet Divanı kararı varken.
Hayır, ne ilerleme raporunda ne de strateji belgesinde böyle bir atıf yok, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize kolaylığı için bir takvim yok, bir yol haritası yok.
Keşke orada bu konuda bir cümlecik olsaydı da Türkiye’yi övmek için “Cumhurbaşkanı da çok seyahat ediyor” cümlesi bulunmasa da olurdu raporda.
¡ ¡ ¡
TÜRKİYE’nin Avrupa Birliği vizyonunu destekledim ve önemsedim, hâlâ da önemsiyorum ama süreç yoğun bakım odasına doğru ilerliyor.
Son zamanlarda en üst düzeyde sarf edilen, “Avrupa Birliği’ne tam üyelik zamanı geldiğinde belki de biz üye olmak istemeyeceğiz” açıklamalarını hayretle izliyorum.
Çünkü Avrupa Birliği müzakereleri, müktesebat hazırlığı ve uyum çalışmaları tam üyelik hedefi ve ısrarı olmazsa ilerleyemez.
Sürecin en başından beri, “Biz tam üye olmak için değil, Türkiye’nin modernleşmesi için müzakerelere devam ediyoruz” zihniyetine karşı çıktım.
Tam üyeliği bir hak olarak görmeden müzakereler gerçek bir zemine oturmaz.
O zaman mesela, ilerleme belgesinde, gümrük gelirleri payının Türkiye’ye hâlâ verilmiyor olmasından hiç söz edilmemesine göz yumulur, Türk kamyonlarına kota konusu, Türkiye’den giden mallara anti damping uygulamalarının kaldırılacağından söz edilmemesi es geçilir.
İlerleme raporları için “dengeli ve objektif “ yorumu yapılır ama ortada ilerleyen bir şey olmaz.
¡ ¡ ¡
AVRUPA Birliği Komisyonu elindeki dosyaları, “bunları da açarsak açacak başka dosya kalmaz, Türkiye’ye nihai bir cevap vermek zorunda kalırız” korkusuyla oyalamayı bırakmadıkça, biz de buna karşı çıkmadıkça ve reformlara hız kazandırmak için hamle yapmadıkça raporların da yakın bir gelecekte bir anlamı kalmayacak.
İlerlemenin de bir sınırı, bir hedefi, bir takvimi olmalı değil mi ama?
Paylaş