Her kültür kendi İslamiyet yorumunu yeniden yapıyor

BİLGİ Üniversitesi çok ilginç bir toplantıya ev sahipliği yapıyor. Bugün sona erecek olan toplantıda son günlerin en sıcak konuları tartışılıyor. Dinin siyaset ve kamusal alandaki rolü.

Habermas, Giuliano Amato, Barber, Hassan Hanafi gibi tanınmış bilim adamı ve siyasetçilerin katıldığı bu konferansı merkezi Roma’da bulunan "Reset the dilalogues on Civilisations" (Medeniyetler arası diyalogu yeniden biçimlendirmek) adlı vakıf ile birlikte düzenlemiş Bilgi Üniveristesi. "İstanbul Seminerleri" başlığı altında.

İlki gerçekleşen toplantıda, ünlü Alman filozof ve sosyolog Habermas, "Post seküler" toplumun ne olduğunu, sorunlarını ve onları aşma yollarını ele aldı.

Müslüman göçmenlerin "modern" Batı’nın vatandaşları olmalarıyla birlikte yaşanan sorunlardan sonra, modernizmi steril bir sekülarizm olarak tanımlayan dönemin tarihsel olarak aşıldığını söyleyen Habermas’a göre din ve kamusal alan uzlaşmasının sağlanması şart günümüz koşullarında.

Bu da ancak, kucaklayıcı, eşitlikçi bir toplumsal atmosferin sağlayacağı zihniyet ortaklığı ile gerçekleşebilir.

Bunun için yart olan ise birlikte öğrenme sürecidir.

11 Eylül sonrası ortaya çıkan yeni durum bu süreci tetikledi.

Din tartışmaları yaygınlaştı.

Diyalog arayışları da bu durumla birlikte arttı.

Kimliklerinin terörle birlikte tarif edilmesinden rahatsızlık duyan Müslümanlar da kendilerini yeniden tarif etme ihtiyacı duydular.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başlattığı, tefsir çalışması ve Diyanet İşleri Başkanı’nın Van toplantısıyla ilgili açıklamaları da bu sürecin içinde değerlendirilmeli.

Sadece Türkiye’den gelen bir girişim olmadığını da söylemekte yarar var.

* * *

MISIR
’da hem din bilimciler hem de aydınlar uzun bir süreden beri İslamiyet ve radikalizm meselesini tartışıyorlar.

Örneğin dün ülkenin önde gelen din adamlarından Şeyh Yusuf Garadavi, Mısır’ın ekonomik sorunlarının çözümü için üretimin artırılması gerektiğini anlatırken, "Daha az ibadet edin, daha fazla çalışın" dedi.

Günde beş vakit namaz yerine 10 dakikanın ibadet için yeterli olduğunu da söyledi Şeyh Garadavi kendi web sayfasında yayınladığı fetvada.

Bir başka örnek de Suudi Arabistan’dan.

Din adamı Şeyh Abdül Mohsen el Obeikan, geçen ay yeğeninin düğününde yerel kılıç dansını yaptığı için, dansın, eğlenmenin dine aykırı olarak yorumlandığı ülkenin diğer din adamları tarafından eleştirilmişti.

Şeyh Abdül Mohsen, "Neşemizi acıya dönüştürmek isteyenlere önem vermiyorum.

Kılıç dansı şeriata aykırı değildir"
diye açıklama yaptı.

Bu Suudi Arabistan’da çok önemli bir çıkış olarak görüldü ve "Suudi Arabistan’dan ılımlılık sinyali" olarak yorumlandı.

Endonezya’da, radikal dinci İslami Savunma Cephesi’nin saldırılarına karşı ılımlı gençlik örgütlerinin birleşerek mücadele edecekleri açıklaması önceki gün geldi.

Daha birkaç gün önce Bangladeş’te miras hükümlerinin eşitlik temelinde düzeltilmesini istediler Müslüman kadınlar.

* * *

TÜRKİYE
’deki çalışmalar özellikle Batı’da "İslam’da reform" başlıklarıyla yer aldı.

Bu yoruma burada yetkililer de karşı çıkıyorlar.

Nasıl Mısırlı bir hocanın yorumunun bağlayıcılığı kendi ülkesinde bile tartışmalı ise, Türkiye’deki ilahiyatçıların yorumları da Kalvinist bir reform hareketi olarak görülemez.

Bunu böyle sunmak isteyenler ve Türkiye’nin İslam dünyasında dini ağırlıklı bir rol üstlenmesini umanlar olsa da.

Üstelik bu rol, uzun vadeli dış politika açısından yalnız bile bırakabilir Türkiye’yi.

Ancak Diyanet İşleri’nde yetkin kişilerin başlattığı çalışmalar, kadın hakları, insan hakları, toplumsal barışı gözetmeyen yorumların ayıklanması açısından çok önemli.

Birbirini tanıma ve etkileşme ile ortak zihniyete ulaşma sürecinin sağlıklı bir adımı.
Yazarın Tüm Yazıları